22 Mart 2024 Cuma

Havada Yüzmek

Hayal kurmak ne çok umut barındırır ait olduğu zamanda. Hatta durdurur zamanı ve her şeyi mümkün kılar. Acıyı, hüznü almaz içine; saf bir neşeyle güzelleştirir sahibini. Şartlar ne olursa olsun, mekânın sınırlarını kaldırır. Gece uykuya dalmadan, sabah uykuyla uyanıklık arasında kurduğumuz hayallerimiz vardır ki; bunlar çocukluğumuzun sürdüğü ama yetişkin olduğumuz söylenen yıllarda da bizimdir. Sonra hayat devam eder, yenik düşer birçok umut kim bilir. Yine de kapıyı açıp dışarı çıktığımızda olasılıklar yığılır önümüze. Peki ya tüm bunlar, kilitli bir kapının ardında, dört duvarın içinde, tek mutlak bir gerçek olsaydı. Hayal kurmaktan, geçmişi yeni bir hayalle yeniden diriltmekten ve umutları özenle saklamaktan başka nefes alabilme gerekçesi olmasaydı insanın. Düşüncesi bile hüzün veriyor biliyorum. Bir de tam dışarıdan seyircisi olsanız, dört duvarın içinde yaşayan iki insanın hayallerinde özgürlüklerini nasıl inşa ettiklerine tanıklık etseniz, o empati ruhunuzu delip geçmez mi?

Charlotte Jones yazdığı eserde, Dora ve Persephone’nun hikayesinde, emin olun bizim de yaralarımıza dokunuyor. Boşuna değildi seyrederken dökülen yaşlar ve yüzlerde oluşan gülümsemeler.
“Havada Yüzmek” bana, gerçek anlamda hapishanede yaşamasa bile birçok kadının ya da insanın, hayallerinde özgürlüğünü nasıl yaşayabildiğini hatırlattı. Kaçtıkları hayallerde, karakterlerinin yıllar içindeki gelişimini, değişimini gördük. Dora, sanki zaman zaman benimle konuşuyordu. Persephone, neşeli kimliğine her büründüğünde, içimdeki çocuğa sesleniyordu. Acıları, duyuramadıkları çığlıkları ve yaşayamadıkları, ilmek ilmek hayallerinde işlendikçe sarılıp dindirmek istedik hüzünlerini.

Erkek egemen ve kadını baskılayan bakışın bir yerde yaşaması için orada mutlaka erkek varlığına gerek yok. O bakışı benimseyen kadınlar da aynı yanlışı sürdürüyor. Nefes alsa bile, hayatları yok edilen kadınların, sessiz kalan, mücadeleyi bilmeyen anneleri gibi. Onları unutanların, yok sayanların, dünyaya getirenler olduğunu bilmek…

Antalya Devlet Tiyatrosu’nda “Havada Yüzmek” oyununun prömiyer akşamında, çarpıcı bir hikayenin anlatımını hayranlıkla seyrettim. Kendi adıma özellikle, herkesin fark etmesini istediğim detay ise; sahne geçişlerindeki o yumuşaklık ve oyuncuların karakterlerin duygularını en sahici biçimde bize hissettirmeleriydi. Yunus Emre Bozdoğan’ın mükemmel rejisiyle, atmosfer, dekor ve hikayeye eşlik eden her şey, bize o odanın içinde yılların nasıl geçtiğini en iyi haliyle anlattı. Persephone’yi canlandıran Filiz Uysal Güç’ü yıllar önce Lysistrata’ da seyredip çok beğenmiştim. “Havada Yüzmek” oyununda onu yeniden seyretmek hayranlık vericiydi. Acısını, coşkusunu her sahnede yaşattı. Dora’yı canlandıran Demet Benli’yi uzun bir aradan sonra yeni bir rolde seyrederken içimden sürekli, “vay be, of, harika” demekten kendimi alıkoyamadım. Dora ancak böyle vücut bulabilirdi, muhteşemdi.
Tüm oyun, her bir alkışı ve tekrar tekrar seyredilmeyi hak eden, çok iyi bir performanstı.

Şartlar ne olursa olsun, hayaller kurmanın, umudu beslemenin mutlaka iyi bir sonu olabileceğini bize gösterdiler.

“Her şey mümkün”

“Saksıda çiçekler yetiştirebiliriz, canımız ne isterse onu yaparız.”

 

Antalya Devlet Tiyatrosu

 “Havada Yüzmek”
1 Perde

Yazan: Charlotte Jones
Çeviren: Seçil Honeywil
Rejisör: Yunus Emre Bozdoğan

OYUNCULAR:
Dora: Demet Benli
Persephone: Filiz Uysal Güç

Dekor Tasarımı: Gözde Yavuz
Kostüm Tasarımı: Gökçe Şener
Işık Tasarımı: Osman Uzgören
Müzik: Oktay Köseoğlu
Koreografi: Özlem Tekinay
Görüntü Tasarımı: Gözde Yavuz
Dramaturg: Canan Kırımsoy
Yönetmen Yardımcısı: Meltem Gülenç
Asistanlar: Kutay Şahin, Aysel Şereflioğlu
Sahne Amiri: Özcan Önkür
Kondüvit: Faruk Duran
Işık Kumanda: Hakan Badak
Suflöz: Tuğba İnci
Dekor Sorumluları: Mustafa Sencar, Tugay Kaş
Aksesuar Sorumlusu: Sezai Şekercigil
Terzi: Arzu Ereyizlioğlu Gürdal
Perukacı: Baki Özkuş
Projeksiyon Kumanda: Fikret Baran






Tolstoy'dan İtiraflar

1880 yılında Lev Nikolayeviç Tolstoy’un yazdığı “İtiraflarım” isimli kitabı okumak için loş bir odada, mum ışığında, sayfaların arasında kaybolmaya başlasanız ve canlansa gözlerinizin önünde. Bembeyaz uzun sakalı, kafası karışık ama cümleleri net ve bir yanda gençliği de gelse, siz okudukça beraber düşünüp sorulara cevap arasanız, nasıl bir zaman yolculuğu olurdu? İşte bu oyun tam olarak böyle hissettiriyor. Seyrederken kopmanız, şu anki zamana dönmeniz mümkün değil. Elbette zihniniz şimdinin cevaplarıyla kıyaslamalara girer ama arayışınız aynıdır. Çarpıcı bir deneyimdi gerçekten.


Sormuyor muyuz biz de, “Neden yaşıyorum?”
“Peki sonra ne olacak?”

Dünyaya kendi iradesi dışında yaşamaya gelen insanın, başarılı, ünlü olması ya da kime, neye göre başarısızlığı, kaybeden olması, iyiliklerine, kötülüklerine vicdani sebepleri, sonsuz olduğunu bildiği evrende sonlu bir ömürle güç bulmak için inanç ihtiyacı duyması ve bilimin yanıtlarıyla yetinememesi, onu, varoluşuna anlam aramaya sürüklemez mi?

Yüz yıllardır aynı sorularla, aynı arayışta değil miyiz? Dini ritüeller, gelenekler, zamanla değişen her şey ve direnen birçok inançla aynı sonu bile bile yaşamaya devam etmiyor muyuz? Tolstoy da kendi zamanında benzer sancılarla dillendirmiş sorularını ve en sonunda kendince bulmuş cevabını:

“Yaşamak ve Tanrı'yı bilmek aynı şeylerdir. Tanrı var oluştur."
"Tanrı'yı arayarak yaşadın mı, bir daha Tanrısız yaşayamazsın."

Günümüz dünyasında her şey o kadar hızlı ki; saniyelik görsellerle, kısa cümlelere tahammülü var insanın artık. Derinlikten kaçış hem kolay hem de şart gibi. Oysa derinliğe ihtiyacımız var anlamak için. Derinliğe ihtiyacı var sorgulayan insanın. Az değil bu ihtiyaca sahip olanlar ya da durup yavaşlarken ihtiyacı olduğunu fark edenler. Oyun bunun için önemli ve harcanan emek çok değerli. Abdullah Sürekli ve Yiğit Sürekli, bizi bu zaman yolculuğunda uyanık tutmayı başarıyor.
Oyuncunun döktüğü alın teriyle hikayesine sadakati ve sahnede ruhunu giydiği kişiye bizi inandırması nadir bir haz veriyor. Her oyunda olmuyor böyle ve olunca da çok kıymetli. "Tolstoy'dan İtiraflar" da baba ve oğulun oyuncu olarak sahnedeki uyumu, bizi kitabın sayfalarında onlarla birlikte düşünmeye, anlamlandırmaya ve en güzeli oyun bittiğinde bile hala düşündürmeye davet ediyor. Daha ne olsun. Kitap okur gibi, canlanan bir kitabın yazılışında, yazarın odasına misafir olmak gibi...
Bu ayrıcalığı yaşamalısınız.

 

Panda Sahne

Tolstoy'dan İtiraflar

Süre: 60 Dakika

Yazan: Lev Nikolayeviç Tolstoy
Yöneten & Uyarlayan: A.Kadir Bozkurt
Oynayanlar: Abdullah Sürekli – Yiğit Sürekli
Reji Asistanı: Yiğit Sürekli
Sahne Amiri: Aylin Arslan
Ses & Işık: Alper Karagözoğlu
Dekor/ Kostüm/ Afiş Tasarımı: Sürekli Tiyatro
Müzik Derleme: Sürekli Tiyatro
Prodüksiyon Amiri: Emre Sürekli












17 Nisan 2023 Pazartesi

İSTANBUL EFENDİSİ iyi ki kavuştuk yeniden

Eğlenme arzumuz var, isteğimiz dışında geldiğimiz dünyada yaşadığımızı hissedebilmek için. Yaşamak göreve dönüştüğünde sıradanlık yormuyor mu sizi de? Avuçlarda parmak yoran ekranla bütünleşmeler, kırmızı minik kalpler, mavi tıklar? Eskiden anıya dönüşen anlamlı zamanlar varmış. Uzun yazıları okumak, saatlerce bir seyre dalmak, sessizliği bile kıymetli olan sohbetler varmış. Merak güzelmiş. Şimdi hızla akan günlerin birinde yüzlerce kişiyi 3 saat bir hikayeyle baş başa bırakmak büyük cesaret. Bunu defalarca başarmak, eskinin çok da kaybolmadığını gösterdiği için memnumun. Gerçi dayanamayıp çantadan telefonunu çıkaranlar, o an seyri bırakıp sosyal medyasına yüklemek için gizlice video çekenler, tam yanımda of pof diye söylenerek sıkılanlar da oluyor ama önemsemek istemiyorum. 

Ben aylarca hasret kaldığım bir şölenin seyircisiyim. Karşımda atan her bir kalbin, dökülen alın terinin takdircisiyim. Şarkılarla, danslarla, muhteşem bir dekorda, makyaj, kostümleriyle ve karakterini tepeden tırnağa yaratan oyuncularla bir masalın içindeyim. Belki benden önce başkaları da benzetmiştir, Tim Burton filmi izler gibiyim. Çirkin ya da kötü görünmekten çekinmeyen, insansızlaşan oyuncuların başarısı bu. Karakterinin duygularını taklit etmeyen, kendini korumaya çalışmadan, karakterin kendisi olabilen oyuncuların başarısı bu. Kelimeleri, ağızlarından çıkarken, karşısındakini de gerçekten dinliyor. O an kendi repliğini düşünme haliyle oradan kaybolmuyor. Biri konuşurken, diğerine bakıyorum çünkü ben, nerede diye. Tiyatro sahnesinde her bir oyuncunun bir şeyleri söyleyişinde, susmasında ve ufacık bir bakışında bile afrodizyak etkisi ortaya çıkabilir, çıkıyor da.


Ülkemizde, müzikal komedinin ilk yazarlarından Musahipzade Celal’in 1914 yılında kaleme aldığı “İstanbul Efendisi” oyununu, Engin Alkan rejisiyle seyretme şansına sahip oldu Antalya seyircisi. Hem de kocaman, yepyeni bir tiyatro salonunda. İlk gün, 650 kişilik koltuklarda yer kalmadığı için basamaklardan birinde oturarak seyrettim. İkincisinde, bu kez en önden, ilk günde doyamadığım zevki yeniden yaşadım. Şu an yazarken bile şarkılardan birini dinliyorum: "Gönlüm seher yeli gibi daldan dala essem diyor..." Afet’in sesi çınlıyor odamda. Sahnenin bir ucundan diğerine süzülüyor. Savleti Efendi, kızına münasip bir damat bulmak için yıldızlardan, perilerden cevap arıyor. Öyle işte o zamanlar, Lale Devri sonrası tüm etnik ve toplumsal unsurlar hikayede bizi gülümsetiyor, düşündürüyor. Aşk ise, yine aşk. Kavuşamayınca daha büyük. Şarkılarla daha güzel aşk. Esma ve Safi Çelebi, Dilâver ve Dilâram kavuşsun, babası, oğlu İrfan’ı şefkatle kucaklasın istiyorum. Hacı Mimi’nin, Ferhat Ağa’nın, Feraset’in, Çarşı esnafının hal ve durumlarına gülümserken, Fidan’ın şarkısında ben neden ağlıyorum? “Gamzedeyim deva bulmam”

İrfan’ın karıştırdığı, çözülmeyi bekleyen yıldızlar altında seyirci eğleniyor, oyuncu sahnede eğleniyor. Renklerin cümbüşüyle dinleniyor ruhlarımız, eller acısa da alkıştan, iyi ki diyorum, iyi ki kavuştuk yeniden kaliteye, bu güzel şehrin tiyatrosunda.


ANTALYA BUYÜKŞEHİR BELEDİYESİ

ŞEHİR TİYATROLARI

GENEL SANAT YÖNETMENİ. MEHMET ÖZGÜR

2022-2023

"Müzikal Komedi"

İSTANBUL EFENDİSİ

YAZAN. MUSAHİPZADE CELAL

YÖNETEN. ENGİN ALKAN

Proje Başkanı. ŞEBNEM YURTTUTAN KARA
Dekor Tasarım: K. BARIŞ DİNÇEL
Kostum Tasarım: H. DUYGU TÜRKEKUL
Işık Tasanm: A. CEM YILMAZER
Koreograft: SENEM OLUZ
Yönetmen Yardıması: PINAR YILDIRIM
Reji Asistant: ŞÜKRÜ MASAT
Sahne Yöneticisi: IKBAL KIZILKAYA
Baş Dekorator: NURULLAH UZUN

Oyuncular: MEHMET ÖZGÜR / OSMAN KOT, HASİBE AYGÜL ÖZGÜR, BERK YÜCESİR, YUNUS DERLİ, ÇAĞATAY ÇANTA, ÇİĞDEM KARACA, SENCAN TÜRKMEN, DUYGU HATUNOĞLU ÜNAL, ANIL ŞEREFLİOĞLU, DEMET VURANOĞLU, SELİM TURGAY DELİ, ADİL ŞAHİN, ÇAĞDAŞ ÇOBANOĞLU, ÖMER ÖZNAZ, İNANÇ TARTAN, MEHMET DÖNMEZER
Müzisyenler: MUSTAFA ALTINAY / MÜZİK ŞEFİ, ALI TUNCAY, HÜSEYİN KOLLEZ, BATUHAN GÜRGEN, ONUR SAĞLAM, SINAN CAN SARI, TEVFİK SEMA, LEVENT YILDIRIM
Kondo Bale: HAKAN ÖZEN, AHMET KAYAARASI, AHMET PIRSELİMOĞLU, EFECAN AKKUŞ, ALİ ERYILMAZ, MURAT ERKAN, DOĞUKAN YEŞİL, YAREN ÇAVDUR, CEYDA ARZIMAN, ŞİMAL KEPÇELİ, NAZLI ÇALIŞKAN, ELİF NISA GAPAYLAR, AYŞE ÖZİL GÖNCÜ, ELİF KESKINER
Peruka: REFİK YERLİTAŞ











 

15 Nisan 2023 Cumartesi

Son benim! Başlangıç benim!

Hayatta kalmak için sunduğu emeğinin karşılığına razı olan insanoğlunun, gerçek hayatı ıskaladığını fark ettiği anlar vardır. Fark eder ama kıpırdayacak gücü ve cesareti olmayınca döngüye kapılır. Kazanmak için harcadığı zamanı kaybettiğini gördüğünde geç kalmadıysa ne mutlu. Medeniyet dediğimiz ilerlemenin ezberlettiği var olma durumlarında sınıflara ayrılır toplum. Ne saçma oysa. Kazandığına göre mi yaşamak, ne hissettiğine göre mi? Özgür değilse ruhu, en tepede seçilmiş ya da en tepeye ulaşmış olmanın anlamı nedir? Yararlı olabilmenin ölçüsü hangi zenginlikle belirlenebilir?

Bu sorular her birimizin zihninden geçer ve doğru kabul ettiğimiz ya da doğru kabul ettirilenlere yaşamaya devam ederiz.

Sanatın her dalını bu nedenle çok seviyorum. Uyandırıcı ve iyileştirici etkisi her şeye anlam kazandırıyor. Bir hikayeyi okurken ya da izlerken, kendi sorularıma cevap bulup yeni sorularla başka pencerelere yaklaşabiliyorum. 

Tiyatronun bendeki zamanı durdurmasına bu nedenle tutkuyla bağlıyım. Sahnedeki dekordan ve oturduğum koltuktan sınırları geçip anlatılanın içinde olmayı seviyorum. Anlatılan ne kadar iyiyse, o kadar büyülü geçiyor zaman. Oyuncu, başka bir ruhu canlandırırken, nasıl yaptığını umursamadan rol kesmiyorsa inanıyorum sözlerine, onu anlamaya çalışıyorum. Rolünün hayattaki ve zamandaki karşılığını anlatırken, yazarın sözünü söyleyebildiğinde alkışlar bitip de gerçeğe döndüğümüzde aldığım haz, tutkumun sebebini haklı çıkarıyor. Mesela, kazan dairesinde kömür tozu ve ter içinde çalışan Yang’ın diğerlerine benzemeyen yolculuğundaki isyanına hak veriyor, değersizlik hissine empati duyuyorum. Diğer arkadaşlarının bulundukları yeri kabullenişlerindeki çaresizliği görebiliyorum. Kapitalist düzenin adaletsizliği, geçmiş bir hikayeden günümüze aynı soruları sorduruyor. Karşımdaki adamlar gökyüzünden uzak; ki aslında bir gemide denizin üzerindeler, yorgunluğa kafa tutarak, varlıklarına kendilerince verdikleri önemle, deli eden gürültünün eşliğinde, kazanın ateşini besliyor. Önemliler çünkü onlar olmasa gemi hareket etmez. “Aşağıda ben varım. Daha aşağısı yok.” diyor Yang. “Ben başlatıyorum ve dünya başlıyor hareket etmeye! O kimse, benim işte! Eskiyi eski yapan yeni benim!” 

Tüm bu kapkara kasvetin içinde, bembeyaz güzelliğiyle o geliyor.
Mildred (Oyunculuğunu en çok beğendiğim) bembeyaz zarafetiyle kazan dairesinin isli karanlığına tezat bir duruşla zenginliğin sembolü olarak. Yang ile karşılaşması hikayenin en can alıcı sahnesidir. Yang’ın varoluşunu değiştirme cesareti, acı bir kabullenişe dönüşüyor. Onu yok sayan sistemle ağır bir şekilde yüzleşiyor. İsyanına destek ararken daha da görünmez hale geliyor. Kıllı bir maymun olup bir kafesten diğerine savruluyor. Nereye ait olduğu değil varlığını sürdürebilmesi bile artık o sistem içinde mümkün değil. 

"Allahın Ayısı" ismiyle bilinen, "Kıllı Maymun" oyununun yazarı Eugene O’Neill eserinde, toplumsal eleştirinin içinden, bireysel varoluş çabasına uzanan bir yolculuğun sancısını anlatıyor. 

Antalya Devlet Tiyatrosu’nda seyrettiğim oyunun dekoru, kostümleri, oyuncuların özellikle kürek eşliğindeki koreografisi, müziği ve ışık tasarımı çok iyiydi. 

Son yıllarda Antalya tiyatro sanatçıları içinde tanıdığım en çalışkan ve yenilikçi fikirlere sahip Ferdi Dalkılıç’ın yönetmenliğinde “Kıllı Maymun” dan daha azını beklemem olanaksızdı zaten. 1 saat 50 dakika, 2 perde süresince kitabı okuyormuşum gibi canlandı hikaye benim için. Sekreterlerin sahnesi de, oyunculukları da çok iyiydi. Bir de Paddy rolünün oyunculuğu tam olması gereken gibiydi. 

Yang’ın, et ve kemikten bir makine olmaya direnmesi, sonunu sadece et ve kemikten kalmaya sürükledi. Oysa o gerçek hayatı yaşamak istiyordu, özgür ve dilediği gibi.
KILLI MAYMUN 2 Perde - 1 saat 50 dakika
Yazan: Eugene O’Neill
Çeviren: Aziz Çalışlar
Yöneten: Ferdi Dalkılıç OYUNCULAR: Yang: Orkun Yılmaz
Paddy: Kerem Yücel
Long: Mert Can Sevimli
Mildred: Damla Yavaş
Teyze: Emel Elevli
Ateşçiler: Ömer Alper İzci, Gökhan Hızarcıoğlu, R. Kürşad Süren, Sidar Baran, Okan Kağnıcı, İ. Hürcan Sürmeli
Sekreterler: Esra Dayan, S. Ezgi Memiş, Aysel Şereflioğlu Makinist: Kutay Şahin
Dekor Tasarımı: Tayfun Çebi
Kostüm Tasarımı: Funda Çebi
Işık Tasarımı: Barbaros Gülaçtı
Koreografi: Boğaç Özbakır
Müzik: Selçuk Yılmaz
Yönetmen Yardımcısı: Emel Elevli
Asistanlar: Sidar Baran, İsmail Sabri Memiş
Sahne Amiri: İsmican Ekinci
Kondüvit: Erol Karayılan
Işık Kumanda: İlkay Demirel
Suflöz: Tuğba İnci
Dekor Sorumlusu: Halil Çakmak
Aksesuar Sorumlusu: Sezai Şekercigil
Kadın Terzi: Arzu Ereyizlioğlu Gürdal
Erkek Terzi: Mustafa Aytar
Perukacı: Demet Altıntaş

23 Mart 2023 Perşembe

Bitget’ten Türkiye’ye Özel Süper Hediyeler

Bitget’ten Türkiye’ye Özel Süper Hediyeler

Dünyanın lider kripto borsası Bitget, Türkiye kullanıcıları için Ramazan’a özel kampanyasını duyurdu. Hem yeni, hem de eski kullanıcılara yönelik olan bu kampanya ile Bitget, kullanıcılarına 75 bin dolar değerinde ödül havuzu, 1 adet Macbook Pro ve bir adet iPhone 14 hediye edecek.

 

Ramazan Hep Birlikte Paylaştıkça Güzel

Bitget Türk kullanıcılarınu mutlu etmeye devam ediyor. Bitget’in geleneksellmiş Ramazan Hep Birlikte Paylaştıkça Güzel kampanyası bu sene de büyük hediyelerle tekrar ediyor.

Bitget’in Türkiye kullanıcıları için Ramazan’a özel kampanyasında hem yeni, hem de eski kullanıcılar büyük ödülleri kazanabiliyor. İşte ödül detayları.

 

75.000$ Değerinde Mega Ödül Havuzu

Kampanya sayfasından kampanyaya katılarak görevleri yerine getiren kullanıcılar toplam 75 bin dolar değerindeki ödül havuzundan pay kazanma şansı elde edecekler.

Macbook Pro

Şanslı Kullanıcı Ödülü şartlarını tamamlayan şanslı Bitget kullanıcısı Macbook Pro kazanacak.

iPhone 14

Şanslı Kullanıcı Ödülü şartlarını tamamlayan şanslı Bitget kullanıcısı Macbook Pro kazanacak.

23 Mart’ta başlayan kampanyaya, 6 Nisan 2023’te sona erecek.

Kampanyata katılmak için buraya tıklayın.

Bitget’in Türkiye’deki tüm listeleme ve kampanyalarından haberdar olmak için Bitget Türkiye Topluluğuna buraya tıklayarak katılabilirsiniz.

 

Bitget Hakkında

2018 yılında kurulan Bitget, temel özellikleri olarak yenilikçi ürünler ve sosyal işlem hizmetleri ile dünyanın lider ilk beş kripto para borsası arasındadır ve şu anda dünya çapında 100’den fazla ülkede 8 milyondan fazla kullanıcıya hizmet vermektedir.

Borsa, kullanıcılara tek noktadan ve güvenli işlem çözümleri sağlamayı taahhüt ediyor ve Arjantinli efsanevi futbolcu Lionel Messi, İtalyan lider futbol takımı Juventus, PGL Major’ın resmi espor kripto partneri ve lider espor organizasyonu Team Spirit dahil olmak üzere güvenilir partnerle işbirlikleri yaparak kripto kullanımını artırmayı hedefliyor.

Bir boomads advertorial içeriğidir.

31 Ekim 2022 Pazartesi

Bitget, 100 BTC Ödül Havuzlu KCGI 2022: Futbol yarışmasını başlatıyor

Futbol yıldızı Messi'nin imzalı forması ve bu yılki popüler taraftar tokenlarıyla daha fazla ödül

Futbol yıldızı Messi'nin imzalı forması ve bu yılki popüler taraftar tokenlarıyla daha fazla ödül

Lider kripto para borsası Bitget, yaklaşan global kripto vadeli işlem yarışması King's Cup Global Invitational (“KCGI”) Sonbahar 2022'nin ayrıntılarını ve ödüllerini açıkladı. Bitget'in üçüncü KCGI'si olan ve aynı dönemde ev sahipliği yapan Katar 2022 Dünya Kupası'nı kutlayan turnuva, futbol ve mega etkinlik temalı olacak. Katılımcılar 100 BTC'ye kadar bir ödül havuzunu ve popüler taraftar tokenlarını almak için yarışacaklar ve ünlü futbol yıldızı Leo Messi'nin imzalı formasını kazanma şansına sahip olacaklar.

KCGI kayıt dönemi 28 Ekim'de başlıyor. Yeni versiyonda, Takım Savaşı, program ve aşamalı ödül sistemi açısından Dünya Kupası teması benimsenmiş. Ayrıca, iki yeni ödül modu tanıtılacak; Davetli Müsabaka, oyuncuları yarışmaya getirdikleri arkadaş sayısı kadar ödüllendirirken, Bireysel Eğlence Yarışması katılımcıların gizemli token kutuları için kullanılabilecek "futbol puanları" kazanmalarına olanak tanıyacak. Takım Savaşı ile birlikte, KCGI oyuncuları takım kurma, takas yapma ve çok sayıda ödül için bol fırsatlara sahip olacak.

BITGET’E HEMEN ÜYE OLMAK İÇİN TIKLAYIN!

Bitget kısa süre önce ikonik Arjantinli futbolcu Leo Messi ile ortaklığını duyurdu ve Messi hayranlarına Leo Messi ile etkileşimin keyfini çıkarırken Web 3 ve kripto dünyasını keşfetmek için eşsiz bir fırsat sunmayı hedefledi. Yukarıda belirtilen kupa ve ödüllerin yanı sıra, KCGI kazananları Messi'nin imzalı formasını alma şansına da sahip olacaklar.

2021'de piyasaya sürülen KCGI'nın çekiciliği, son iki yarışmanın toplamda 12.000'den fazla katılımcı alması nedeniyle muazzam geri dönüşler aldı. En son KCGI Bahar yarışması (KCGI 2022: Tahtın Çağrısı) dünyanın her yerinden toplam 4.754 kripto meraklısının katılımıyla sona erdi.

Bitget'in Yönetici Direktörü Gracy Chen, “KCGI'nın şimdiden topluluğumuzda ve endüstride en çok arzu edilen etkinliklerden biri haline geldiğini görmekten memnunuz. Traderlardan gelen müthiş yorumlar ve kazananların mükemmel performansı bizi turnuvayı bir adım daha ileriye taşımaya itiyor. Farklı türden traderlar için daha fazla seçenek ve küresel futbol mega etkinliğinin yeni bir temasıyla rekabet sistemini optimize ettik. Bu sadece yatırımla ilgili değil, aynı zamanda eğlenceyle de ilgili. Ethos'umuzun bir parçası olarak, Web 3 dünyasını dünyanın her köşesine ve hayatın her alanına genişletmek istiyoruz. Spor efsaneleriyle olan ortaklıklarımız, daha iyi ticaret ve daha iyi bir yaşamın simbiyotik olduğu felsefemizi yansıtıyor. Bitget'in social trading ve global vadeli işlem turnuvası KCGI doğal olarak sinerjik bir yapıya sahip."

"Bu sezonun KCGI'sinin lansmanı, kripto işlem içgörülerinin ve bilgilerinin sosyal medya dostu bir formatta - spam veya yanlış bilgi olmadan - yayılabileceği yeni 'Bitget Insights' özelliğimizin entegrasyonu ile aynı zamana denk geliyor. Tüm platform kullanıcılarımıza ek olarak KCGI oyuncularını, kendilerine rekabette avantaj sağlayabilecek daha akıllı işlemler veya teknik analizler bulmak için Bitget Insights'ı kullanmaya teşvik ediyoruz. Finansal tavsiye değil, ancak son birkaç sezonun gösterdiği gibi, KCGI'da rekabet çok sert.”

KCGI Sonbahar 2022 hakkında daha fazla bilgi için lütfen https://www.bitget.com/en/KCGI2022 adresini ziyaret edin.

BITGET’E HEMEN ÜYE OLMAK İÇİN TIKLAYIN!

Bitget Hakkında

2018 yılında kurulan Bitget, sosyal ticarete odaklanan dünyanın önde gelen kripto para borsalarından biridir. Şu anda dünya çapında 50'den fazla ülkede iki milyondan fazla kullanıcıya hizmet veren Bitget, 800 kişilik bir işgücü ile merkezi olmayan finansmanı teşvik etme misyonunu hızlandırdı.

Bitget'in kripto türevleri piyasasında Haziran 2019'da resmi olarak piyasaya sürülmesinden bu yana, platform artık dünyanın en büyük kripto copy trade ve türev borsalarından biri haline geldi. Lider borsa, insanların sosyal ticaretle bağlantı kurma ve işlem yapma şeklini dönüştürmeye odaklanıyor. Amiral gemisi Tek Tıkla Copy Trade, sosyal ticarette bir öncüdür. Dünya çapında kripto türevleri traderları için deneyimlerine yenilik getirerek, yaklaşık 1.1 milyon takipçisi olan 55.000'den fazla profesyonel trader bir araya getirmiştir.

‘Better Trading, Better Life’, felsefesine sıkı sıkıya bağlı kalan Bitget, Web2 ve Web3'ü aşan, CeFi ve DeFi'yi birbirine bağlayan ve geniş bir köprü ile sonuçlanan portal olmayı hedefleyerek, global olarak kullanıcılara kapsamlı ve geniş kripto ağına güvenli işlem çözümleri sağlamayı taahhüt eder. Bitget, Eylül 2021'de dünyaca ünlü futbol takımı Juventus'un ilk forma partneri ve kısa süre sonra PGL Major'ün resmi espor kripto partneri olarak sponsorluğunu duyurdu. Önde gelen espor organizasyonu Team Spirit ve Türkiye'nin önde gelen ve köklü futbol kulübü Galatasaray ile ortaklıklar da 2022'nin başlarında duyuruldu.

Bir boomads advertorial içeriğidir.

16 Ekim 2022 Pazar

Token 2049 Singapur'da social tradingle ilgili son gelişmeler Bitget’ten!


Lider kripto para borsası Bitget, Singapur'daki Asya Kripto Haftası'nın amiral gemisi etkinliği olan Token 2049 Singapur'a katıldı. Dünyanın en büyük kripto konferanslarından biri olan Token 2049, Asya ve dünyadaki en iyi konuşmacıları kripto dünyası hakkındaki yenilikçi ve keskin görüşlerini paylaşmaya davet etti. Konferansta Bitget Yöneticisi Gracy Chen, Social Trading ve “Kriptodaki Kadınlar” hakkındaki gözlemlerinden ve görüşlerinden bahsetti.

BITGET’E ÜYE OLMAK İÇİN TIKLAYIN!

Gracy, “Social Trading Yatırımda Devrim Yaratıyor” başlıklı bir açılış konuşmasında kripto işlemlerine yeni başlayanları ve deneyimli traderları açık ve sağlam bir platformla destekleyen Bitget'in öngörülerini ve kripto paralar için social trading’deki en son trendleri paylaştı.

Gracy Chen, social trading’in büyümesini ve mevcut trendini vurguladı, “Küresel social trading platformu yılda %7,8 büyüyor. Social trading, işlem yapmanın işbirlikçi olabileceği fikrini benimseyen tüm traderlar için bir kazan-kazan durumu yaratıyor.”

Ayrıca Bitget'in kriptoda social trading uygulamaları üzerinde çalıştığı yenilikleri de tanıttı. “Amiral gemisi ürünümüz Tek Tıkla Copy Trade, sosyal işlemlerde bir öncü ve yaklaşık 1,1 milyon takipçisi olan 55.000'den fazla profesyonel traderı bir araya getirerek dünya çapında kripto traderlarının deneyimine ciddi bir yenilik getiren bir ürün. Bitget, kaliteli içerik, copy trade ve diğer stratejiler sağlamakta ve kullanıcıların social trading’de en iyi sonuçları elde etmesine yardımcı olan sosyal unsurlara sahip ürünler sunuyor.”

Bir kadın yatırımcı ve kripto endüstrisinde lider olan Gracy, “Kriptodaki Kadınlar” konulu panel tartışması sırasında deneyimlerini ve gözlemlerini paylaştı. Kripto dünyasının ve kadınların gücünün karşılıklı olarak faydalı olacağını vurguladı, çünkü kripto ve blok zinciri teknolojisi, kadınların finansal bağımsızlık kazanmasına yardımcı olacak yeni araçlar olarak hizmet ederken, kadın katılımının da kripto dünyasının daha iyi bir versiyonuna yol açtığını vurguladı.

Konuşmanın yanı sıra, Bitget'in konferanstaki standı ve sonrasındaki parti, alanda geniş çapta takip edilen bazı influencer’lar da dahil olmak üzere katılımcılardan güzel tepkiler aldı ve önemli isimleri eğlenceli bir ortamda bir araya getirdi. Stant, katılımcıların sosyal işlemler ve platform eğitimleri hakkında bilgi edinirken eğlenceli aktivitelerin ve ödüllerin tadını çıkarması için 360 panoramik selfie ve bir çekiliş çarkı sundu.

Token 2049, Singapur'daki Asya Kripto Haftası'nın amiral gemisi etkinliği ve Formula 1 Singapur Grand Prix'sinin yanı sıra, etkinliğe Eylül ayı sonlarında dünyanın dört bir yanından 6000'den fazla katılımcı katıldı.

Gracy “Bitget, kripto alanında önemli ve lider bir oyuncu olarak bu yıl Token 2049'a katılmaktan mutluluk duyuyor. Günümüzde giderek daha fazla çevrimiçi zaman harcadığımız için farklı bölgelerden ve sektörlerden insanlarla yüz yüze tanışma fırsatına değer veriyoruz. Etkinliğe katılmak sadece partnerler, kullanıcılar ve ekiple ilişkilerimizi geliştirmemize izin vermekle kalmıyor, aynı zamanda piyasa trendlerini daha iyi anlamamıza ve gelecekteki gelişime ilişkin derinlemesine fikir edinmemize de ilham veriyor. Gelecek yılki konferansı sabırsızlıkla bekliyoruz ve organizatörlerin bunun gerçekleşmesi için harcadıkları zamanı ve çabayı takdir ediyoruz!”

BITGET’E ÜYE OLMAK İÇİN TIKLAYIN!

Bitget Hakkında

2018 yılında kurulan Bitget, sosyal ticarete odaklanan dünyanın önde gelen kripto para borsalarından biridir. Şu anda dünya çapında 50'den fazla ülkede iki milyondan fazla kullanıcıya hizmet veren Bitget, 600 kişilik bir işgücü ile merkezi olmayan finansmanı teşvik etme misyonunu hızlandırdı.

Bitget'in kripto türevleri piyasasında Haziran 2019'da resmi olarak piyasaya sürülmesinden bu yana, platform artık dünyanın en büyük kripto copy trade ve türev borsalarından biri haline geldi. Türev işlemler hacminde CoinMarketCap ve CoinGecko tarafından küresel olarak ilk beşte yer alıyor. Lider borsa, insanların sosyal ticaretle bağlantı kurma ve işlem yapma şeklini dönüştürmeye odaklanıyor. Amiral gemisi Tek Tıkla Copy Trade, sosyal ticarette bir öncüdür. Dünya çapında kripto türevleri traderları için deneyimlerine yenilik getirerek, yaklaşık 1.1 milyon takipçisi olan 55.000'den fazla profesyonel trader bir araya getirmiştir.

‘Better Trading, Better Life’, felsefesine sıkı sıkıya bağlı kalan Bitget, Web2 ve Web3'ü aşan, CeFi ve DeFi'yi birbirine bağlayan ve geniş bir köprü ile sonuçlanan portal olmayı hedefleyerek, global olarak kullanıcılara kapsamlı ve geniş kripto ağına güvenli işlem çözümleri sağlamayı taahhüt eder. Bitget, Eylül 2021'de dünyaca ünlü futbol takımı Juventus'un ilk forma partneri ve kısa süre sonra PGL Major'ün resmi espor kripto partneri olarak sponsorluğunu duyurdu. Önde gelen espor organizasyonu Team Spirit ve Türkiye'nin önde gelen ve köklü futbol kulübü Galatasaray ile ortaklıklar da 2022'nin başlarında duyuruldu.

Bir boomads advertorial içeriğidir.


27 Ekim 2020 Salı

Yepyeni Ford Puma: Şehirli Bir SUV!

Ford’un yeni SUV otomobili Yepyeni Ford Puma; modern, şık ve cesur görümüyle dikkat çeken bir tasarımla karşımızda. Alışılan SUV tipi araç görünümü aksine fazlasıyla modern, zarif ve şık görüntüsüyle şehir trafiğinde dikkatleri üzerine çekiyor. Metropolde alışık olmadığımız kadar şık bir SUV tasarımı ile şov yapan Yepyeni Puma, asfalt zemin dışında da yüksek performansıyla şaşırtıyor.

7 ileri otomatik vitese sahip Yepyeni Puma, Ecoboost Hybrid motor teknolojisi ile çevreci ve yenilikçi bir duruş sergiliyor. Bu teknoloji gerektiğinde benzinli motorun elektrikli bir motor ile desteklenerek yakıt tasarrufuna ve uzun mesafeleri düşük emisyonla kat etmenize imkân sağlıyor. Yüksek performansına rağmen klasik motorlara göre CO2 emisyonu ciddi ölçüde düşük.


Sınıfının En Büyük Bagaj Hacmi
Zarif görünümünün aksine, sınıfının en büyük yıkanabilir bagaj hacmine sahip. 80 litrelik su geçirmez ve tahliye tapası olan ekstra bir Megabox’ı sayesinde ek depolama alanı yaratarak, özellikle sporseverler için kolaylıkla muhafaza edilebilir bir alan oluşturuyor. 
Ayrıca sadece sizin değil evcil hayvanınızın da konforu düşünülmüş ve Hayvan Dostu olarak tasarlanmış. 

Güvenlik ve Park
Teknolojik yeniliklerle donatılmış Yepyeni Puma’nın Adaptif Hız Kontrol Sistemi ayarladığınız takip mesafesine paralel olarak trafiğin akış hızına göre hızınızı ayarlayarak takip mesafesini koruyor. Olası tehlike durumlarına karşı Acil Durum Manevra Destek Sistemi,Adaptif Hız Kontrol Sistemi, Şerit Takip Sistemi ve Hizalama Asistanı gibi pek çok teknolojiyi destekleyen Ford Co-Pilot360 özelliği mevcut. Geri Görüş Kamerası, Gelişmiş Otomatik Park Sistemi, Çapraz Trafik Uyarı Sistemi ile şehrin yoğun ve dar alanlarında bile park etmeyi fazlasıyla kolaylaştırıyor.



Kişiye Özel Sürüş Modu
Normal, Eco, Spor, Kaygan Zemin ve Arazi olarak 5 farklı sürüş modu var. 12.3” Dijital Gösterge Panelinde seçtiğiniz her mod için farklı bir tema rengi mevcut.
Ayrıca seçilebilir sürüş modları sayesinde gaz tepkisi, direksiyon hassasiyeti ve vites değiştirme ile ilgili tüm alışkanlıklarınıza uygun bir sürüş modu da belirleyebilirsiniz. Yepyeni Puma, sizin stilinize göre bir yol bularak size özel ve ayrıcalıklı hissettiriyor. 

İsterseniz müziğin ritmi, isterseniz mesaj içeriği!
Kalitenin karşılığı B&O Ses Sistemi teknolojisi ile 575 watt’lık ses sistemine sahip. Dijital hayattan ve telefondan kopmak istemeyenler de fazlasıyla düşünülmüş. Ford SYNC  teknolojisi sayesinde telefondan kopmadan isterseniz sesli komutlarla müziğinizi kontrol etmenin tadını çıkarın, isterseniz de metin mesajlarınızı Yepyeni Puma size sesli olarak okusun. Ford SYNC  teknolojisi sayesinde telefondan kopmadan konforlu ve güvenli yolculukların keyfini sürün.

 

Bir boomads advertorial içeriğidir.

30 Haziran 2020 Salı

Neden Ambalajlı Süt?


 

Çocukluğumda en sevdiğim şeylerden biri de  ben okuldan geldikten sonra yemeğimi yerken kapının çalması, sütçünün gelmesi ve annemin tencerelere doldurttuğu sütü kaynatmasıydı.  Niye derseniz, mis gibi tazecik sütü kaynadıktan sonra ılıtıp lıkır lıkır içmeyi çok severdim. Her ne kadar kaymağını ayırsam da o kaymak sonra birikir, kahvaltıda balla kavuşur, ekmeğime konardı. 

 

Sonra aradan yıllar geçti. Ben büyüdüm. Haliyle biraz azalttım süt içmeyi. Ama yine de hiç vazgeçmedim süt sevgimden. 

Eskisi gibi sütçü gelmiyor kapıya ama her yerde açıkta satılan süt görmeye başladım.  Neredeyse her köşe başında açık süt bidonları var. Her ne kadar kaynamış sütü bardağa koyup ılıttıktan sonra içmeyi özlesem de açıkçası ben açık süt almıyorum. Çünkü güvenemiyorum. Sizde de öyle mi? 

Açık sütlerin nereden geldiğini tam bilmiyorum. Bunca virüs, bakteri, mikrop ortalıkta dolaşırken ben bu sütleri güvenip alamıyorum. Bu konuda biraz araştırma da yaptım. Açık süt hakkında öğrendiklerim bu konudaki şüphelerimi haklı çıkardı. 

 

Öncelikle en şaşırdığım nokta şuydu; açık süt aldığımızda evde kaynatırken besin değerinde ve vitaminlerinde ciddi kayba neden oluyoruz. Zaten çocuklar ve yaşlılar sütü özellikle besin değeri için tüketiyor. Onu  da neden kaybedelim ki?  Ayrıca ambalajlı UHT ve pastörize sütler kontrollü bir şekilde ısıl işlemden geçtiği için besin değerini korurken, insan sağlığına zararlı mikrop ve bakterilerden arındırılıyor. Ama açık sütler denetlenmediği için bu sağlık riski hep var. Çok ürkütücü!

 

Bir de “ısıl işlem” kulağıma biraz garip gelmişti ki onu da araştırdım. Isıl işlem dediğimiz şey zaten tüm dünyada insan sağlığına zarar verme potansiyeli yüksek mikroorganizmaların sütten uzaklaştırılması amacıyla uygulanan bir teknolojik yöntem. Bu yöntem esnasında sütlere katkı maddesi de eklenmiyor. Ayrıca Isıl İşlem Görmüş İçme Sütleri Tebliği diye bir tebliğ var ve sütler bu tebliğe uygun olarak ısıl işlemden geçiriliyor. Tabii bir de işin teknolojik boyutu var. Isıl işlem olarak kullanılan pastörizasyon ve UHT teknolojileri, tüm dünyada kullanılan, sağlık otoriteleri tarafından da kabul edilmiş en ileri teknolojiler. Teknolojiye güvenmenin ve kendi faydamıza kullanmanın güzel bir örneği yani süt meselesi.

Ben bu nedenlerle ambalajlı sütleri tercih ediyorum anlayacağınız. Zaten açık süte en başında soru işaretiyle yaklaşırken, şimdi bu araştırmalarımla tamamen uzaklaştım, ambalajlı pastörize ve UHT sütlere güvendim. Eğer hala soru işaretleriniz varsa lütfen konuyu burada bırakmayın ve siz de biraz araştırın. 

Bir boomads advertorial içeriğidir.

8 Ekim 2018 Pazartesi

BAKIŞLARIN ŞİİRİ, İZ BIRAKAN



“Şimdi, tam şu anda buradayım.” diyebilmenin verdiği hangi his ile yüzümüzü yansıtıyoruz, aynadan geçip ille de bir kanıta? Bugünlerde kanıtlarımız, sosyal ağlarda beğeni sayısına bağımlı, pek de bize benzemeyen suretlerimiz. Bizim gördüğümüz ve en güzel hali olduğuna inandığımız biçimde. Onlarca bilinçaltı ve ruhsal çözülmelerle açıklanabilecek, sevip ya da hiç hoşlanmadığımız “selfie” gerçekliğinin yüz yıllar öncesinde anlamlı bir ifadesi vardı: “Portre- Otoporte Resim Sanatı”

Teknolojinin olmadığı yıllarda “Vardım ve böyle yaşıyordum, bakın bana, nasıl hissediyordum.” diyerek geleceğe iz bırakmayı istemek gayet makul bana göre. Üstelik resim sanatının en eski anlatısı o eserler.

Bir ressamın otoportresinde, yüzünü, ifadesini resmetmesi ancak kendi çizeceği sınırlarla çevrili; gülümsemesi, hüznü, tam gözlerimizin içine bakması…

Portrede iki anlatıcı var oysa. Biri duruşunu dilediği gibi sergileyen, diğeri gördüğünü hissettiği gibi resmeden.

Resim sergilerinde, eğer portrelerle çevrilmişse dört bir yanım, belki de bu nedenle her tabloya eşit süre ayıramıyorum. Kasvetli, sahte ve alaycı bakışlardan kaçırıyorum gözlerimi hemen. Kimi zaman da Raif Efendi’nin, Maria Puder’in otoportresine dalıp gidişi gibi hazdan gözlerimi ayıramıyorum.

Tam da bu hallerde henüz gezmeye doyamadığım, her sanatseverin ayrı düşünce ve hislerle gezeceği ama ortak bir memnuniyetle ayrılacağına inandığım bir sergi gezdim:

Antalya Kültür Sanat’ta “Zamanın Sessiz Tanıkları – Merey Koleksiyonu’ndan Seçkiyle Türk Resminde Portre – Otoportre”

Bu sergide göreceğiniz tablolar, derin çizgileriyle ya da tebessümleriyle, size kendilerini anlatan yüzler sunmaktan ziyade resim sanatının dünden bugüne gelişimini de anlatacak.


1870’lere uzanan öyküsüyle, Ahmet Merey Koleksiyonu’ndan özel seçilen tabloların, bu sergi için küratörlüğünü Veysel Uğurlu üstlenmiş.
Nazmi Ziya, Feyhaman Duran, Avni Lifij, İbrahim Çallı, Sami Yetik, Hamit Görele, Namık İsmail, Şükriye Dikmen, Nuri İyem, Neş’e Erdok,  Bedri Rahmi, Abidin Dino, Kemal İskender, Resul Aytemur, Yalçın Karayağız,  Ferhat Deniz, Şükran Moral,  Ferhat Özgür, Leyla Gediz, Huri Kiriş, ve Mehmet Güreli gibi 69 sanatçıdan 81 eser…


6 Ekim 2018 - 17 Şubat 2019 tarihleri arasında açık kalacak olan sergiyi, pazartesi hariç her gün 11.00 - 19.00, Perşembe günleri ise 11.00 - 21.00 saatleri arasında ziyaret edilebilirsiniz. Ardından da Antalya Kültür Sanat’ın şirin cafesinde, mis gibi bir kahveyle zihninizi dinlendirebilir, göz göze geldiğiniz her bir yüz için kendi hikayenizi, şiirinizi yazabilirsiniz. Şiirin en çok yakıştığı ve gizlendiği yerdir resimler, keşfetmelisiniz.

ANTALYA KÜLTÜR SANAT
TELEFON
+90 242 242 0 257
ADRES
Elmalı Mahallesi Şehit Binbaşı Cengiz Toytunç Caddesi No:60 Muratpaşa | Antalya






29 Eylül 2017 Cuma

​Yaş alan kadınlar

01-07-2017

Üniversiteye başlayan genç bir kızı olan ve 40 yaşına yaklaşan bekar bir kadın iş görüşmelerine gidince nelerle karşılaşır? 
Kendisinden 20 yaş küçük çok bilmişlerin ukala tavırlarına maruz kalır. Teknolojinin yeni esaretleri sosyal ağlardan uzaksa, küçümsenir. Tecrübesi ve bilgi birikimi kimsenin umrunda değildir. O da en sonunda, zaten yaşından küçük gösterdiği için kendisine yeni bir doğum yılı seçer.
Bahsettiğim hikaye ‘Younger’ isimli bir diziye ait. 90lı yılların efsane dizilerinin (Beverly Hills, 90210, Melrose Place, Sex and the City) yazarı ve yapımcısı olan Darren Star’a ait olan bu dizinin sezonlarını iki günde izleyip bitirmiştim. Yaşım 40a yaklaşınca dizinin konusu beni daha çok etkiledi. 
40 yaşındayken 26 yaşındaymış gibi rol yapan kahramanımız Liza Miller (Sutton Foster )bir de henüz 30 yaşına bile gelmemiş genç bir adamla sevgili oluyor.
Dizileri seyirciler için çekici kılan özelliklerin hepsi var bu dizide: Saklanan sırlar, aşk, bilinmezlikler, aynı anda iki erkeğin hoşlandığı esas kadın, kadının kararsızlıkları, iş hayatındaki sorunlar, kadın patronlar…
Beni bu dizide en çok cezbeden ise; tüm kahramanların çalışma ortamlarının güzelliği ve meslekleri. Kitap editörünün yardımcısı olan kahramanımız aslında potansiyelinin daha altındaki görevlerle meşgul oluyor. Kitap yayıncılığı dünyasında olan biten her şeyin, ilişkiler ve aşklar yumağı içinde eğlenceli bir şekilde anlatıldığı ‘Younger’ın 4.sezonu başladı.
Ayrıca ‘Younger’, kadınların yaş alırken, yine güzel, bakımlı ve fit olma çabalarının kaçınılmaz gerçeğini anlatıyor seyirciye. Ve bu diziyi izlerken sanal dünyalarımızda yansıttığımız illüzyonu, her daim taze ve ilgi çekici tutabilmenin nasıl da yorucu olduğunu fark ediyoruz. İnternetin hükmettiği kişisel dünyalarımızın görünür olması da yetmiyor artık. Görünenlerin önemi niteliğin değil niceliğin değeriyle ölçülüyor. İşte bu nedenle sığ profillerle aynı yarışta olmak istemeyen olgun bir kadının, iş hayatında var olma çabası izlemeye değer. Kitap dünyasına ve yayıncılığa da ilginiz varsa ‘Younger’ı izlemenizi tavsiye ediyorum.