16-06-2017
‘Saf’, içinde hiçbir kötülük barındırmayan bakışa sahip çocuklar büyüdükçe öğrenir bencilliği ve kurnazlığı. Okumayı, yazmayı öğrenip yarıştırılmaya başladıklarında, sistemden daha yarışçı ebeveynleri yüzünden hileye mecbur kalırlar.
“Sen yapamazsın”
“Sen ne anlarsın?”
“Beceriksizsin”
“Sus!”
“O kaç puan aldı?”
gibi onlarca olumsuz cümlenin yüküyle ezilir saflığı çocuğun. Bu sözlerin sahibi de çocuktur bir zamanlar ve maalesef o da aynı yükün sahibidir yıllardır. Sevilmeyen, değerli olduğunu hiç hissetmeyen çocuklar nasıl sevgi dolu anne ve baba olabilir ki? Farkındaysa her şeyi ve kendini iyiye doğru geliştirebildiyse belki…
***
Çocuk hayalini anlatır annesine, babasına ve neler başarabileceğinin heyecanıyla tam kendine inanmışken yine o saçma cümleyi duyar:
“İyi hadi bakalım, hiç sanmıyorum ama…”
***
Neden çocuğunun hayallerini gerçekleştireceğine inanmıyordur acaba anne ya da baba? Çünkü çocuğunu şevklendirmek yerine, en ufak hatasında, “Bak işte, ben sana söylemiştim.” cümlesiyle zafer kazanmanın derdindedir. Buna rağmen başarıya ulaşırsa da bedava gururlanmaktan utanmaz. Var ne yazık ki böyle aileler ve hatta dostlar. İnsan ailesini olduğu gibi kabul etme ve her söylediğini dinleme zorunluluğundadır. Ancak dostlardan ya da arada bir görüştüğünüz arkadaşlarınızdan böyle inciten, yargılayan, olumsuz yorumlar geliyorsa silin bir kalemde olsun, bitsin. Kimse bir diğerinin dünyasında olup bitenlerden haberdar değildir, olamaz da ve söz söyleme hakkı da yoktur.
***
Geçen akşam Kırmızı Kalem Sanat’ta izlediğim doğaçlama performansta, ön sırada oturan çocukların hayal güçlerine ve zekalarına hayran kaldım. Bu çocuklar, görevini sevgiyle yerine getiren öğretmenler tarafından eğitildikleri için farklılar. Bu nedenle drama eğitimleri çocuklar için çok önemli. Paylaşmayı, iletişim kurmayı ve kendilerini ifade etmeyi öğreniyorlar.
Keşke bizim çocukluğumuzda da drama eğitimleri olsaydı. Utangaç ve çekingen bir çocuk diye etiketlenmekten kurtulurdum. Öyle miydim? Öyle mi öğretildi bana emin değilim ama emin olun her çocuk derinlerde yatan güçlü bir potansiyele sahip. Keşfedilmeyi bekleyen ne cevherler var, sessiz, sakin ya da uyumsuz diye kenara itilen, yalnız bırakılan. Öyle bir dönemde öğrenim gördük ki hepimiz matematiği sevmek ve onu başarmak zorundaydık. Oysa hayatta hiçbir şey bu kadar keskin ve katı değil.
***
Tecrübe dediğimiz tüm öğrendiklerimizi unutup çocuk bakışıyla yaklaşabilirsek her şeye yeniden, kaygıdan ve kötü hırstan uzak daha mutlu yaşayabiliriz.
“Sen ne anlarsın?”
“Beceriksizsin”
“Sus!”
“O kaç puan aldı?”
gibi onlarca olumsuz cümlenin yüküyle ezilir saflığı çocuğun. Bu sözlerin sahibi de çocuktur bir zamanlar ve maalesef o da aynı yükün sahibidir yıllardır. Sevilmeyen, değerli olduğunu hiç hissetmeyen çocuklar nasıl sevgi dolu anne ve baba olabilir ki? Farkındaysa her şeyi ve kendini iyiye doğru geliştirebildiyse belki…
***
Çocuk hayalini anlatır annesine, babasına ve neler başarabileceğinin heyecanıyla tam kendine inanmışken yine o saçma cümleyi duyar:
“İyi hadi bakalım, hiç sanmıyorum ama…”
***
Neden çocuğunun hayallerini gerçekleştireceğine inanmıyordur acaba anne ya da baba? Çünkü çocuğunu şevklendirmek yerine, en ufak hatasında, “Bak işte, ben sana söylemiştim.” cümlesiyle zafer kazanmanın derdindedir. Buna rağmen başarıya ulaşırsa da bedava gururlanmaktan utanmaz. Var ne yazık ki böyle aileler ve hatta dostlar. İnsan ailesini olduğu gibi kabul etme ve her söylediğini dinleme zorunluluğundadır. Ancak dostlardan ya da arada bir görüştüğünüz arkadaşlarınızdan böyle inciten, yargılayan, olumsuz yorumlar geliyorsa silin bir kalemde olsun, bitsin. Kimse bir diğerinin dünyasında olup bitenlerden haberdar değildir, olamaz da ve söz söyleme hakkı da yoktur.
***
Geçen akşam Kırmızı Kalem Sanat’ta izlediğim doğaçlama performansta, ön sırada oturan çocukların hayal güçlerine ve zekalarına hayran kaldım. Bu çocuklar, görevini sevgiyle yerine getiren öğretmenler tarafından eğitildikleri için farklılar. Bu nedenle drama eğitimleri çocuklar için çok önemli. Paylaşmayı, iletişim kurmayı ve kendilerini ifade etmeyi öğreniyorlar.
Keşke bizim çocukluğumuzda da drama eğitimleri olsaydı. Utangaç ve çekingen bir çocuk diye etiketlenmekten kurtulurdum. Öyle miydim? Öyle mi öğretildi bana emin değilim ama emin olun her çocuk derinlerde yatan güçlü bir potansiyele sahip. Keşfedilmeyi bekleyen ne cevherler var, sessiz, sakin ya da uyumsuz diye kenara itilen, yalnız bırakılan. Öyle bir dönemde öğrenim gördük ki hepimiz matematiği sevmek ve onu başarmak zorundaydık. Oysa hayatta hiçbir şey bu kadar keskin ve katı değil.
***
Tecrübe dediğimiz tüm öğrendiklerimizi unutup çocuk bakışıyla yaklaşabilirsek her şeye yeniden, kaygıdan ve kötü hırstan uzak daha mutlu yaşayabiliriz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder