29 Eylül 2017 Cuma

Opera mı tiyatro mu?

15-06-2017
Böyle bir sorunun cevabı, soruyu kime, neden sorduğumuza göre değişebilir. Sanatın herhangi bir alanında emek veren ve işini aşkla yapanlar için cevabın mahiyeti çok da önemli değildir. Peki sadece seyirciye sorsak?
Bu sayfada size bugün ‘Aida’ nın prömiyerini izlerken gözlemlerimi ve hislerimi anlattım. Satırların bir yerinde ‘İzleyen ruhlar’ demeyi tercih ettim fark ettiniz mi? Neden her birimizden bahsederken ‘ruhlar’ diye yazdım? Çünkü seyirci koltuklarında opera izlerken takvimdeki yıl ya da elim, kolum, bedenimden bağımsız sadece ‘an’ ı yaşayan bir ruha dönüştüğümü fark ettim. Sahnedeki eserin 1800lü yıllardan bugüne kadar yaşayan ölümsüz hikayesinde kaybolmuş olabilirim. Belki de sanatçıların hem ses ve hem de oyunculuk adına sergiledikleri performanstan etkilenmiş olabilirim. Kostümlerin ve dekorun sahiciliğinde, zaman algımı günümüzden bağımsız ‘an’ a odaklamışımdır kim bilir? Ya da hepsi! 
***
Tiyatroyu bir başka seviyorum biliyorsunuz, izlediğim her detayı güzelleştirerek anlatıyorum. Kötüyü göremeyen saf bir bakışım olabilir ki; bana, yazarken abarttığımı da söylerler bazen. Şimdi sinema, kitaplar ve tiyatroya yeni bir tutkum daha eklendi: Opera ve bale. 
***
İlkokula başlamadan önce ailem beni bale kursuna yazdırmıştı. Yaşıtlarıma göre daha erken boyum uzadığı için bu avantajı değerlendirmeliydik. Spor alanında pek başarılı olmadığım aşikardı. Hiç unutmam baleye başladığımda, herkesten farklı pembe pabuçlarım vardı. Çünkü bale kursundan önce çocuk yuvasında da bale yapmıştım. Yepyeni pabuçlarım varken yeniden beyaz pabuç almamıza gerek yoktu. Eski fotoğraflara baktığımızda, aynı kıyafetler ve aynı topuzlar arasında beni pembe pabuçlarımdan tanıyoruz. Saçlarımda her daim süren topuz alışkanlığım o günlerde başlamıştı. İlkokulun son yılında da piyanist olma hayaliyle kulak dersleri alıp konservatuvar sınavlarına hazırlanmıştım. Salı gecesi sahnede kuğu gibi süzülen balerinleri izlerken çocukluk hayallerimi anımsadım. Hayat, hayallerimize ne kadar çok inanıp istememiz üzerine fırsatlarını sunuyor bize. Neyi en çok istediğinizi düşünün şu an? Ona sahip misiniz? Sorun yok, mutluluklar dilerim o halde.
***
Başlıkta sorduğum sorunun karşılığı iyi ya da kötü, güzel ya da çirkin alt başlıklarında asla yer bulmaz. Sanatın her hali güzel ve gerekli. Çok derin ve detaylı irdelersek belki kolay ya da zorluk derecesine göre cevaplayabiliriz ama yok ben vazgeçtim bu sorudan. Sanatını, zorluğuna ya da ona sunduğu rehavetine göre icra edenler düşünsün, ben izlediğimden memnunum. 
İnsanların iyiyi ve güzeli hatırlaması için tiyatro ve opera eserlerinin sahnelenmesi şartı bir ülkenin olmazsa olmazı ama... 
Antalya’nın mevsimi ve tarihi kimliğine yakışan daha birçok yeni sahneyle, bu kentte tiyatro ve opera izlemeyen kalmasa keşke.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder