25-05-2017
Shakespeare’i hiç okumamak edebiyattan biraz mahrum bırakır gerçek okuru.
Onun kalemine yakın başka bir isim var mı bildiğiniz?
400 yıl sonra bile oyunlarının değişik yorumlarla sahnelenmesi…
Her defasında onun cümlelerinden büyülenmek…
Onun kalemine yakın başka bir isim var mı bildiğiniz?
400 yıl sonra bile oyunlarının değişik yorumlarla sahnelenmesi…
Her defasında onun cümlelerinden büyülenmek…
…
Geçtiğimiz Salı akşamı, yine Antalya Uluslararası Tiyatro Festivali ‘nin önemli katılımcılarından Üsküp Arnavut Tiyatrosu'ndan izlediğimiz 'Macbeth' tam anlamıyla bir görsel şölendi. Müzikleri ve dekoru ile seyirciye sundukları atmosfer müthişti. Mikrofon kullanarak canlandırdıkları rollerin sahnedeki duruşu, cadıların yansıttığı gerilim, tabutların etraftaki sarsıcı varlığı acayipti. Tabut kapakları açılıp aynaya dönüştüğünde, yüzümüze vuran ışıkla, kahramanların deliliği ve buhranı bize de her an bulaşabilirmiş gibiydi.
…
Othello, Romeo and Juliet, Macbeth ve henüz sahnede izleme şansımın olmadığı diğerleri. Shakespeare adeta kelimelerin büyücüsü. Kimse onun hikayelerindeki duyguyu başka kelimelerle anlatamaz. O nedenle 400 yıl geçmiş olsa da, oyunlarını her yönetmen farklı yorumlasa da, diyalogların kuruluşunda kimse onun cümlelerine dokunmuyor. Onun metinlerini dinledikçe ve okudukça daha fazlasını öğrenme açlığı doğuruyor Shakespeare.
Şiirin en doğal ve inandırıcı hali var kelimelerinde. Yormuyor, sıkmıyor… İçine hapsedip ilhamı çoğaltıyor. Ve Shakespeare’in eserleri yüz yıllar da geçse, Dünya Edebiyatı’nın gürül gürül kaynayan çağlayanı olmaya devam ediyor.
Merak ediyorum, öğrenciliğimizde neden bizi Shakespeare’le daha erken tanıştırmadı öğretmenlerimiz?
…
Macbeth’ten
‘Kendini boşuna harcamış olur insan,
Dilediğine erer de sevinç duymazsa.
Yıktığın hayat kendininki olsun daha iyi,
Yıkmakla kazandığın şey kuşkulu bir mutluluksa.’William Shakespeare
Geçtiğimiz Salı akşamı, yine Antalya Uluslararası Tiyatro Festivali ‘nin önemli katılımcılarından Üsküp Arnavut Tiyatrosu'ndan izlediğimiz 'Macbeth' tam anlamıyla bir görsel şölendi. Müzikleri ve dekoru ile seyirciye sundukları atmosfer müthişti. Mikrofon kullanarak canlandırdıkları rollerin sahnedeki duruşu, cadıların yansıttığı gerilim, tabutların etraftaki sarsıcı varlığı acayipti. Tabut kapakları açılıp aynaya dönüştüğünde, yüzümüze vuran ışıkla, kahramanların deliliği ve buhranı bize de her an bulaşabilirmiş gibiydi.
…
Othello, Romeo and Juliet, Macbeth ve henüz sahnede izleme şansımın olmadığı diğerleri. Shakespeare adeta kelimelerin büyücüsü. Kimse onun hikayelerindeki duyguyu başka kelimelerle anlatamaz. O nedenle 400 yıl geçmiş olsa da, oyunlarını her yönetmen farklı yorumlasa da, diyalogların kuruluşunda kimse onun cümlelerine dokunmuyor. Onun metinlerini dinledikçe ve okudukça daha fazlasını öğrenme açlığı doğuruyor Shakespeare.
Şiirin en doğal ve inandırıcı hali var kelimelerinde. Yormuyor, sıkmıyor… İçine hapsedip ilhamı çoğaltıyor. Ve Shakespeare’in eserleri yüz yıllar da geçse, Dünya Edebiyatı’nın gürül gürül kaynayan çağlayanı olmaya devam ediyor.
Merak ediyorum, öğrenciliğimizde neden bizi Shakespeare’le daha erken tanıştırmadı öğretmenlerimiz?
…
Macbeth’ten
‘Kendini boşuna harcamış olur insan,
Dilediğine erer de sevinç duymazsa.
Yıktığın hayat kendininki olsun daha iyi,
Yıkmakla kazandığın şey kuşkulu bir mutluluksa.’William Shakespeare
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder