10 Ağustos 2017 Perşembe

​Sanatın Öyküsü

12-01-2017

Sanat, insanın varoluşundan bugüne süren seyrinde sığındığımız en güvenli liman. Ondan uzak olduğunu savunsa bile biri, farkında olmadan iç içedir oysa. İnsanın ve ona ait duyguların olduğu yerde sanat her zaman var. Her nesil doğup büyüdüğü dönemin öncesini araştırırken, resim, yazı, heykel formunda bırakılan tüm izleri inceliyor ve ilham alıyor. Ve öğrendiği her şey geçmişin koşullarında şekillenenler. 
Tarihi binalarda görüp hayrete düştüğümüz, müthiş el işi oymaların yerini şimdi mekanik renkler ve parlak ışıklar alıyor. Koşullar mı güzelleştiriyor ve değiştiriyor sanatı? 
Geçmişin büyük sanatçıları, günümüzde yaşasaydı nasıl eserler ortaya çıkarırdı?
Farkındalık daha mı derindi yüz yıllar önce?
Sanat ve insanın sanatla ilişkisi hakkında, zihnimi meşgul eden tüm bu soruların cevapları için başvurmak istediğim ama henüz sahip olamadığım bir kitap var.

Viyana’da doğup ömrünün çoğunu İngiltere’de geçiren sanat tarihçisi ve yazar, Ernst Gombrich’in 2.Dünya Savaşı’ndan (1950) sonra hazırlamaya başladığı “Sanatın Öyküsü” nü sanat tarihine ilgisi olanlar bilir. Yıllar içinde birçok dilde yayınlanan bu eser, her fırsatta, her ihtiyaç duyduğunuzda rahatlıkla alıp okuyabileceğiniz özellikte. Ülkemizde Remzi Kitabevi tarafından Ömer Erduran ve Erol Erduran çevirisiyle yayınlanan Sanatın Öyküsü’nün, tekrar elden geçirilen resimleri ve genişletilen metni ile son baskı tarihi 2014. 
2002 yılında Beyoğlu’nda bir kitapçıda çalıştığım dönemde, en çok satan kitaplar arasında yer alırdı hep Sanatın Öyküsü. O dönem başlamıştım sayfalarını karıştırmaya. Maaşım yetmezdi onu satın almaya. Bulduğum, gördüğüm yerlerde okumaya devam ediyorum. Çalışma masamda, baş köşede yeri hazır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder