16 Ağustos 2017 Çarşamba

​Hüzünlü ressam

30-03-2017

Siz de kendinizi zaman zaman, başka bir yüzyıla ait hissediyor musunuz? Çocukluğunuzun bazı gecelerini, görünen hiçbir sebep yokken kasvetle anıyor musunuz? Oysa nasıl da umut dolu ve masumdur çocukluk. Yetişkinlerin dünyasından, dertlerinden uzak, sadece hayatı keşfetmekle ilgilidir çocuğun hayal dünyası. Yeteneği ve tutkusunun yeşermeye başladığı zamanlarda, iyi ile kötünün savaşını fark eden çocuğun aniden gelen hüzün rüzgarlarına direnmesi, bu erken olgunluğundandır. Tıpkı Van Gogh’un kendi çocukluğu hakkında, kardeşi Theo’ya yazdığı mektuplardaki gibi: “"kasvetli, soğuk ve kısır" …
***
Vincent Willem van Gogh 30 Mart 1853 tarihinde doğup 37 yıl sonra hayatına kendi kararıyla son vermek isteyen hüzünlü ressam… Babasının tımarhaneye gitmesini önerdiği, kardeşinin maddi yardımlarıyla yağlı boya tabloları için malzemelerini alabilen, sadece kahve ve sigarayla yetindiği beslenme düzeni nedeniyle hastalıklarla boğuşan sanatçı.
Zamanda yolculuk ihtimalleri hep hoşumuza gider ve mucizelerle geleceği güzelleştirebileceğimizi düşünürüz ya hani, işte o ihtimallerin birinde, Van Gogh’ a birileri bu inatçı hüznünden vazgeçip sahip olacağı şöhreti anlatabilse, neler değişirdi?
En büyük bunalımlar, yetenekli insanların daha iyi ve daha çok üretmesi için olması gereken sebepler midir?
Acıyla mı beslenir ressamlar, şairler ve yazarlar? Çok mutluyken üretemez mi?
Ya da kendilerini iyi hissettiklerinde, bu mutluluğu kaybetme korkusu nedeniyle başka bir acı bulup hüzünle yaşamayı mı tercih ederler? Umutla yaşamak, korkuyla yaşamaktan daha mı kolaydır? Belki…
***
Onun ‘Yıldızlı gece’ tablosunun renklerine sadece 5 saniye bakmak bile iyi hissetmeme yetiyor. 1890 da bitirdiği tablosu ‘Çiçek Açan Badem Ağacı’ nı günümüzde, sade bir aksesuarda görmek de beni heyecanlandırıyor.
Van Gogh yaşadığı dönemde renkleri bu kadar canlı kullanan ilk ressamdır ve o da arkadaşı ressam Paul Gauguin gibi değeri ölümünden sonra anlaşılan sanatçılardandır. Başarılı eserlerin ölümsüzlüğü, sahiplerinin kısa ömrünü anlamlandırırken, bugün bize ilham vermeye devam ediyor.
Yakın bir tarihte ressamın, ‘Arles'teki Yatak Odası’ tablosundan ilham alan, Hollanda’daki Otel Riche’nin sahibi Sven Janssen bu tabloyu otelin odalarından birinde canlandırdı. Van Gogh uzmanı Martin Bailey sarı yatağın ressamın ailesi tarafından 2. Dünya Savaşı’ndan sonra, otelin bulunduğu Boxmeer halkına yardım amacıyla gönderildiğini ortaya çıkarmış. Otel Riche’nin sahibi Sven Janssen da bu bilgiden esinlenerek, Van Gogh hayranlarının Boxmeer'e gelmesi ve otelinde konaklamaları için böyle bir dekorasyon değişikliği yapmış. Gerçekte o sarı yatağın nerede olduğu bilinmese de, tarihçi Peer Meurkens'in danışmanlığında hazırlanan odadaki yeri tabloda olduğu gibi hazır ve misafirlerini bekliyor. Bence bu sanatsal oda çalışması, tüm ressam, şair ve yazarlar için dünyanın her yerinde daha sık yapılmalı. Nostalji ve hüzün günümüz sanatçılarının yeni eserlerine esin kaynağı olabilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder