24-02-2017
Arzu TAŞKIN
Arzu TAŞKIN
Antalya Devlet Tiyatrosu’nda önceki akşam, Selçuk Sazak yönetmenliğinde sahnelenen yeni komedi oyunu “Gökten Yağar Gibi”nin prömiyeri, izlediğimiz diğer oyunlar gibi, yine şahaneydi.
Fransız aktör ve oyun yazarı Sebastien Thiery’in yazdığı ve Can Kapyalı’nın çevirdiği “Gökten Yağar Gibi” oyunu baştan sona, izleyicinin, sahnedeki karakterlerle empati kurmasını sağlıyor. Bu başarıda, kurgunun ve oyuncuların etkisi çok büyük. Ali Meriç ve Senem Şahin, evin her yerinde, birdenbire ortaya çıkan paraların verdiği şaşkınlığı o kadar gerçek yaşıyorlar ki; biz de onlarla birlikte merak ediyor ve heyecanlanıyoruz.
Ali Meriç’in canlandırdığı karakter Bruno, evin her yerinde bulmaya başladıkları paraları, yıllarca çalışıp hakkı olandan daha az kazandığı zamanların ödülü diye değerlendiriyor. Haklı da, anestezist olarak görev aldığı hastanede, bir kez bile “Teşekkür ederim” i duymamış hastalardan. Aniden bir sabah ya da ertesi gün bir akşam, evin odalarında beliren bu paralar karşısında Bruno’nun heyecanını, oyuncu Ali Meriç tam anlamıyla yaşıyor ve bizlere de yaşatıyor. Soluksuz bırakırcasına…
Senem Şahin’in canlandırdığı, Bruno’nun eşi Laurence ise; soğukkanlı ve mantıklı duruşuyla izleyicinin zihninde, “Ben olsaydım…” sorusuna karşılık gelen sakinliği yansıtıyor. Laurence, bu kadar çok paranın, sosyalist bir dünya görüşüne sahip Bruno’yu değiştirdiğini ve eskiden nefret ettikleri insanlara dönüştürdüğünü savunuyor.
Bruno ve Laurence’ın konuk olduğumuz evlerine, 15 yıldır, haftada iki gün temizliğe gelen hizmetçi Teresa’nın komik ve saf halleri çok sevimli. İspanyol hizmetçi Teresa’yı canlandıran Gözen Müftüoğlu’nun başarılı performansı ve tatlılığı, oyundan bize kalan izlerden biriydi.
Özellikle anestezi uzmanı olarak çalışanların, bu oyundan çok keyif alacağını tahmin ediyorum. Usta oyuncu Ali Meriç’in monoloğunu izlediğinizde, alkışlar ve kahkahalar arasında, ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.
Sert ve korkutucu komşuları Bay Trak (söylendiği gibi yazdım) ne zaman kapıyı çalsa, biz de korktuk. Aynı zamanda, oyunda rejisör yardımcısı olarak da görev alan Serkan Yakan, tiyatro sahnesinde izlediğim tüm yeni nesil oyuncular gibi çok başarılı.
Ve Senem Şahin… O nasıl büyülü ve huzur veren bir ses tonu. Zarif ve her sahnede asil. Bruno’nun, sağlam bir karaktere sahip, öğretmen eşi olarak canlandırdığı Laurence’ın, çaresiz anlarında, Bay Trak karşısındaki değişimi müthişti, siz de çok güleceksiniz.
Ayrıca, daha ilk sahnede ruhumuza işleyen güzel müziklerin sahibi Gürkan Çakıcı, enfes eserlere imza atmış. Yine onun bestesi olan, “İbiş’in Rüyası” nda dinlediğim tangoyu hala unutamadım.
“Gökten Yağar Gibi”yi 24-25 Şubat ve 1-2-3-4-8-9-10-11 Mart tarihlerinde, Antalya Devlet Tiyatrosu sahnesinde izleyebilirsiniz, bence kaçırmayın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder