16 Ağustos 2017 Çarşamba

'Dördüncü ay'

01-05-2017

Üçüncü sayfa haberlerinin hazin satırları vardır, içimizi yakan. Okur, üzülür ve unuturuz. Sonra biri daha ve yine biri daha...
Öfkelenmek ve hiç tanımadığımız birinin hayatı için gözyaşı dökmek yanlışı değiştirmez. Cinayetlerini kendince haklı bir sebebin sonucuna bağlayan katiller yanıbaşımızdadır belki. Otobüste yanımızda, hastanede sırada ya da yan sokakta...
Bilmediğimiz ne hikayeler var.
Masum bebekliğini sevdiği, saçlarını okşadığı kızına, kız kardeşine kıyabiliyor insanlıktan uzak canlılar. Hiçbir sebep, bir canlının yaşam hakkını yok etmek için geçerli olamaz. Öldürmemek için kendi koyduğu kurallara uymasını istemek de şiddetin başka bir rengi sadece. Bir başkasını kötülüklerden korumayı istemek, onun özgürlüğünü kısıtlamayı gerektirir mi? Ki bu kötülükleri kendi yargılarına göre şekillendiren cahil sürüsü, vizyonsuz, vasat zihinlerle savaşmak zordan öte imkansızlaşıyor.
Tüm bu acı gerçeklerin yaşandığı ülkemizde birer isimden ibaret kalan, hayatı elinden alınan kadınlar hatrına, en derinden gözyaşlarımın nedeni bir tiyatro oyunu izledim:
'Dördüncü Ay' 
Björn Boström'ün hikayesini yazdığı, çevirisini Şaziye Dağyapan'ın yaptığı oyunu, Konya Devlet Tiyatrosu'nda K.Alpay Aksum yönetiyor. Aksum aynı zamanda, Antalya Devlet Tiyatrosu'nu yeni müdürü biliyorsunuz. Antalya Devlet Tiyatrosu'nda sahnelenen, prömiyerini keyifle izlediğim 'Gökten Yağar Gibi'nin oyuncu kadrosundan bir sanatçı hastalandığı için, yerine Konya'dan 'Dördüncü Ay' geldi. Son zamanlarda izlediğim en vurucu sahnelere sahipti oyun. Dramaturjisini çevirmeninin yaptığı 'Dördüncü Ay' daha ilk sahnede seyirciyi etkilemeyi başardı. Hakan Özdemir'in ışık tasarımı müthişti. Hepimizi yakalayan repliklerin vuruculuğunu sağlayan müziklerde yine Gürkan Çakıcı'nın başarılı imzası vardı. Tevfik Karakoyak ve Ömer Köroğlu'nun hazırladığı sade dekorun ve Gözde Yavuz'un tasarladığı kostümlerin oyunun atmosferine uyumu, kesinlikle çok iyiydi. Yönetmen yardımcılığı görevini de üstlenen abi rolündeki Ferdi Dalkılıç tek kelimeyle altından kalkılması oldukça zor bir rolü başarıyla canlandırdı. Ruhsal durumundaki çalkantılar içinde değişimi, halden hale geçişleri çok çok iyiydi. Kızkardeşi canlandıran Esra Erdemir, naif ve narin duruşuyla gözyaşlarımızın sebebi, yitip giden tüm o güzel kadınların vücut bulmuş haliydi. 
Dilerim yeni sezonda Antalya sahnelerinde yeniden izleme imkanı bulurum. 
Bu arada 18 Mayıs'da Uluslararası Tiyatro Festivali Antalya Devlet Tiyatroları sahnesinde başlıyor, kaçırmamanızı öneriyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder