11-05-2017
Babam hikayeler anlatırdı kardeşime ve bana. Hiç unutmadığım iki hikaye vardı: biri ‘Midas’ın Kulakları’, diğeri de ‘Usta Ezer’ …
Her doğum günümüzde sesimizi kayda alırdı. Kardeşimin ve benim aramızda 2 yıl, 1 gün olduğu için yıllarca aynı gün kutladık yeni yaşlarımızı. Hâlâ denk geldiğinde beraber kutlarız. O yılların hatıraları kasetlerde ve fotoğraflarda saklı kalsa da, bitmeyen bir hasrete alışmak, her güne yarım başlamanın hüznünü silmiyor.
Şimdi anıları saklamak daha kolay. Bir fotoğraf karesinde nasıl çıktığımızı görebilmek için günlerce beklerdik. 36 pozdan fazlası masrafa girerdi. Çok isterdim babamın bugünleri görmesini ve ona anlatabilmeyi, her şeyi…
Çünkü, içimde çınlayan seslerim var benim de:
‘Midas’ın Kulakları….’ diye bağırmak istiyorum ama…
Şimdi anıları saklamak daha kolay. Bir fotoğraf karesinde nasıl çıktığımızı görebilmek için günlerce beklerdik. 36 pozdan fazlası masrafa girerdi. Çok isterdim babamın bugünleri görmesini ve ona anlatabilmeyi, her şeyi…
Çünkü, içimde çınlayan seslerim var benim de:
‘Midas’ın Kulakları….’ diye bağırmak istiyorum ama…
Dostluğu korumak için sustuklarım, kimse kırılmasın diye unutmaya çalıştıklarım…
Bazen şöyle bir şey oluyor: Karşımda, o an’ın mevcut konusuna giriş yapan biri, sadece kendini anlatıyor. Aslında anlatmaya çalıştığı ondan bağımsız bir konu ama o kadar çok ‘kendisi’ var ki kelimelerinde. Kurduğu her cümlenin özeti ‘ona göre’. Soruyorum içimden: Peki ya bahsettiğin tarafın dünyası senden daha donanımlı ve derinse, tek bir bakışla nasıl eminsin haklı olduğuna? Haklılığını zemin aldığın her düşünce ve yargı kime göre? Yine sen ve senin dünyan. İşte o zaman ben de Midas’ın berberi gibi bir çukur kazıp haykırmak istiyorum sustuklarımı.
Babamı anıyorum hikayelere kaçışlarımda. Annemden de her gece Külkedisi’ni dinlemeden uyumazdım. Onun için beklentim büyük aşktan. Yazık bana.
İyi ki var çocukluk anıları ve iyi ki var en biricik tanığı kardeşim. Ve o şimdi benim babam, gururum, her şeyim.
İyi ki doğmuş.
Bazen şöyle bir şey oluyor: Karşımda, o an’ın mevcut konusuna giriş yapan biri, sadece kendini anlatıyor. Aslında anlatmaya çalıştığı ondan bağımsız bir konu ama o kadar çok ‘kendisi’ var ki kelimelerinde. Kurduğu her cümlenin özeti ‘ona göre’. Soruyorum içimden: Peki ya bahsettiğin tarafın dünyası senden daha donanımlı ve derinse, tek bir bakışla nasıl eminsin haklı olduğuna? Haklılığını zemin aldığın her düşünce ve yargı kime göre? Yine sen ve senin dünyan. İşte o zaman ben de Midas’ın berberi gibi bir çukur kazıp haykırmak istiyorum sustuklarımı.
Babamı anıyorum hikayelere kaçışlarımda. Annemden de her gece Külkedisi’ni dinlemeden uyumazdım. Onun için beklentim büyük aşktan. Yazık bana.
İyi ki var çocukluk anıları ve iyi ki var en biricik tanığı kardeşim. Ve o şimdi benim babam, gururum, her şeyim.
İyi ki doğmuş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder