30-03-2017
Sınırların bizden önce çizildiği bu dünyada dilimize, dinimize ve ırkımıza karar vermeden doğuyoruz. Aşkın ise nereden, nasıl geleceği asla belli olmuyor. İşte tüm bu sınırları ortadan kaldırdığını zanneden büyük ve tutkulu bir aşk, nasıl oluyor da karanlık kafeslerin içinde nefessiz sonlara doğru yol alıyor. Bu oyun size bunu anlatacak.
Yabancı düşmanı Peter rolünde Gökhan Tüzün kalıplaşmış düşüncelerin adamını o kadar iyi oynadı ki Peter her konuştuğunda ona gerçekten sinirlendik.
Ve tabii anne yüreği her millette aynı, müdahaleci ve ‘ben demiştim’ diyen koruyucu Gerda rolünde Senem Şahin her zamanki gibi harikaydı.
Katrin’in arkadaşı Olaf’ın masum korkularını ve tedirginliğini onu çok iyi canlandıran Sedat Mayadağ ile biz de hissettik.
Alman komşu rolünde Oktay Gözpınar’ın ürkekliği ve gözyaşları, başarılı oyunculuğu sayesinde oldukça sahiciydi.
Göz alıcı bir dekora sahip ‘Soğuk Bir Berlin Gecesi’nde konuk olduğumuz evin duvarlarındaki tabloların ve tavandan sarkan, adeta aşıkları tarif eden kafes içindeki balıkların yarattığı etkileyici atmosfer için Sinan Yardımedici’yi de tebrik ediyorum.
Bu gerilimi yüksek ve tutkulu hikayeye mutlaka tanık olmalısınız. Henüz izlemediyseniz, bugün, yarın ya da 1 Nisan’da izleyin, kaçırmayın. Ben izlemek için geç kaldım, hatta bir kez daha izleyeceğim.
Arzu TAŞKIN
Antalya Devlet Tiyatrosu’nda 2016 yılı Mart ayında prömiyeri yapılan Barış Eren’in yazıp yönettiği ‘Soğuk Bir Berlin Gecesi’ni bu akşam, yarın ve 1 Nisan’da Haşim İşcan Kültür Merkezi Devlet Tiyatrosu Sahnesi’nde izleyebilirsiniz.
Sınırların bizden önce çizildiği bu dünyada dilimize, dinimize ve ırkımıza karar vermeden doğuyoruz. Aşkın ise nereden, nasıl geleceği asla belli olmuyor. İşte tüm bu sınırları ortadan kaldırdığını zanneden büyük ve tutkulu bir aşk, nasıl oluyor da karanlık kafeslerin içinde nefessiz sonlara doğru yol alıyor. Bu oyun size bunu anlatacak.
Aynı zamanda, seramik ve vitray sanatçısı olan ressam, tiyatro oyuncusu, yönetmen ve yazar Barış Eren, bu eserinde Almanya’da yaşarken gözlemlediği insanlardan esinlenmiş. Gazete haberinde okuduğu gerçek bir olaydan yola çıkarak ‘Soğuk Bir Berlin Gecesi’ ni kaleme almış.
Berlin'de soğuk bir mevsim, her gün evden çıkıp işine giden Katrin güzel bir Alman kadını ve Almanya'nın en iyi okulunda eğitim almış, bağımsız çalışan fotoğraf sanatçısı Tarık tipik kıskanç bir Türk erkeği. Katrin’in ailesi, Almanya’da yaşayan Türkleri barbar ve kadına kötü davranan bir millet olarak etiketlese de Tarık’ın farklı olduğunu ifade ediyorlar. Ancak her bir araya gelişlerinde konu bu ön yargılı mesele üzerinden konuşulup büyüyor ve tartışmalar iki aşığın ilişkisine yansıyor. Bir de Tarık’ın dinmeyen şüpheleri, kıskançlığı…
Oyunu izlerken kadının ve erkeğin penceresinden birbirlerinin dünyasına bakınca, her ikisine de, zaman zaman hak vermek gayet mümkün, Tarık için her zaman değil ama...
Olan biten her şeye ‘kültür farkı’ demek istesek de, aslında kadını ve erkeği kemiren şüphenin evrensel yasalarıdır işleyen. Bu şüphenin gölgesinde büyüyen, yüz yıllardır süregelen, insana özgü öfkelerdir ‘Aşk’ı halden hale sürükleyen.
Olan biten her şeye ‘kültür farkı’ demek istesek de, aslında kadını ve erkeği kemiren şüphenin evrensel yasalarıdır işleyen. Bu şüphenin gölgesinde büyüyen, yüz yıllardır süregelen, insana özgü öfkelerdir ‘Aşk’ı halden hale sürükleyen.
Sahnede, tüm oyuncular, rollerini o kadar iyi canlandırıyor ki mekanı ve zamanı seyirciye hissettiren şahane performanslar sergiliyorlar.
Tarık’ı canlandıran Salih Bayraktar’ın kıskanan ve kaybetmekten korkan bir erkeğin sınırlardaki ruh halini, o geçişlerini; ses tonu, mimikleri ve vücut dili ile anlatışı muhteşem. ‘İbiş’in Rüyası’nda kıvrak dans hareketlerine hayran kalmıştık. Bu kez de enstrümanda dans eden parmaklarıyla müzikteki yeteneği büyüledi. Onu nefessiz izledim, tebrik ediyorum bir kez daha.
Katrin rolünde Bahar Işık, ne yaparsa yapsın sevmekten vazgeçemediği Tarık’ı affedişlerindeki Katrin’in merhametini ve koruyucu sevgisini başarıyla canlandırıyor. Özellikle 2.perdede bir oyuncu için sanırım en zor performansı gerçekleştiriyor. İzlediğinizde ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.
Tarık’ı canlandıran Salih Bayraktar’ın kıskanan ve kaybetmekten korkan bir erkeğin sınırlardaki ruh halini, o geçişlerini; ses tonu, mimikleri ve vücut dili ile anlatışı muhteşem. ‘İbiş’in Rüyası’nda kıvrak dans hareketlerine hayran kalmıştık. Bu kez de enstrümanda dans eden parmaklarıyla müzikteki yeteneği büyüledi. Onu nefessiz izledim, tebrik ediyorum bir kez daha.
Katrin rolünde Bahar Işık, ne yaparsa yapsın sevmekten vazgeçemediği Tarık’ı affedişlerindeki Katrin’in merhametini ve koruyucu sevgisini başarıyla canlandırıyor. Özellikle 2.perdede bir oyuncu için sanırım en zor performansı gerçekleştiriyor. İzlediğinizde ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.
Yabancı düşmanı Peter rolünde Gökhan Tüzün kalıplaşmış düşüncelerin adamını o kadar iyi oynadı ki Peter her konuştuğunda ona gerçekten sinirlendik.
Ve tabii anne yüreği her millette aynı, müdahaleci ve ‘ben demiştim’ diyen koruyucu Gerda rolünde Senem Şahin her zamanki gibi harikaydı.
Katrin’in arkadaşı Olaf’ın masum korkularını ve tedirginliğini onu çok iyi canlandıran Sedat Mayadağ ile biz de hissettik.
Alman komşu rolünde Oktay Gözpınar’ın ürkekliği ve gözyaşları, başarılı oyunculuğu sayesinde oldukça sahiciydi.
Göz alıcı bir dekora sahip ‘Soğuk Bir Berlin Gecesi’nde konuk olduğumuz evin duvarlarındaki tabloların ve tavandan sarkan, adeta aşıkları tarif eden kafes içindeki balıkların yarattığı etkileyici atmosfer için Sinan Yardımedici’yi de tebrik ediyorum.
Bu gerilimi yüksek ve tutkulu hikayeye mutlaka tanık olmalısınız. Henüz izlemediyseniz, bugün, yarın ya da 1 Nisan’da izleyin, kaçırmayın. Ben izlemek için geç kaldım, hatta bir kez daha izleyeceğim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder