12-05-2017
Takılınca kalıyor günlerce bazı şarkılar. Tekrarda, çalıyor, çalıyor… Ruh halime göre değişiyor haftada bir. Sabah ayrı, gece ayrı bazen. Mesela hiç aklımda yokken 19 saat süreyle Müslüm Gürses’den ‘Kalbim’ i dinliyorum. Sonra, her ne kadar yıllardır dinlemeyi bıraksam da Sezen Aksu şarkılarıyla saatlerce yazıyorum. Son albümünde bir şarkı var; en sevdiğim sözü:
“Bir hayra açın ağzınızı kelimelerin gücü var”
Kelimelerin gücünü farkında olmadan konuşan dedikoduculara sesleniyor, haklı da. Onlar, komşusunun, akrabasının, arkadaşının hatta en yakınlarının bile hayatında söz sahibi olduğunu sanıp konuşur, yargılar hükümler verirler. Bu insanlar her yerde karşımıza çıkabilir. Ya pat diye insanın yüzüne söylerler ya da kapalı kapılar ardında kulak çınlatırlar. En huzurlu anında insanın, kara bulutları misafir ederler. Diyelim ki umutlu bir ruh halinde, neşenizi paylaşmak istersiniz ama o çok bilmiş hemen gamlı baykuşa dönüşüp her hissi kursağınızda bırakır.
‘İyiyi düşün, iyi olsun’ demek kadar basit aslında ‘İyi konuş, iyi hissettir’ e inanmak, uygulamak ve başarabilmek. Çok düşünmeden, bir anlık ağzımızdan çıkan kelimelerin, tek bir kelimenin neleri değiştirebileceğini farkına varsak, kelebek etkisi gibi dokunduğu her ruhta ve her hayatta bıraktığı izlerin güzele, iyiye dönüşmesi için daha çok çaba sarf ederdik. Bunun için kendini gizlemeye meylediyor hassas insanlar. Çünkü her düşünceyi tüm çıplaklığıyla söylemek, karşı tarafın hazır olmadığı ya da henüz kabullenmediği kendi gerçeğini yaralayabilir. Yaşayamadıklarının başka hayatlardaki varlığı, kelimelerini sertleştirir fesat insanların. Aslında isterse yaşama imkanı vardır ama o olasılıkları görebilecek kadar saf ve şeffaf bakamaz ki! Kendine bile acımasızdır ve olumsuzluk tek düsturudur.
Kelimelerin iyi ya da kötü mutlak bir gücü var. En fenası da içimizde konuşan o sesin, kendimize söylediğimiz yalanların inandırıcılığındaki şüphesiz gücüdür bana göre. Saniyede milyon düşüncede gezer ışık hızıyla ve susmaz sınırsız kelimeleriyle. Öz güveni yıkan, korkuları besleyen, hüzne düşüren, kuruntuları canlandıran ve kalp kıran hatta olmadık sevdalanmalarda kalp yakan o sesin kelimeleri…
Zaten o hiç susmazken bir de izinsiz gelip zihnimize yerleşenlerden uzak durmalı. Bu parazitleri duymamak bizim kararımız. Elbet etkiler ama bu etkinin sürmesine izin vermemek gerekir. Kim ne söylerse söylesin, hayra açamadığı ağızlarını kendi neşeleri sustursun da, mutlu insan olup karışmasınlar kimsenin hayatına.
“Bir hayra açın ağzınızı kelimelerin gücü var”
Kelimelerin gücünü farkında olmadan konuşan dedikoduculara sesleniyor, haklı da. Onlar, komşusunun, akrabasının, arkadaşının hatta en yakınlarının bile hayatında söz sahibi olduğunu sanıp konuşur, yargılar hükümler verirler. Bu insanlar her yerde karşımıza çıkabilir. Ya pat diye insanın yüzüne söylerler ya da kapalı kapılar ardında kulak çınlatırlar. En huzurlu anında insanın, kara bulutları misafir ederler. Diyelim ki umutlu bir ruh halinde, neşenizi paylaşmak istersiniz ama o çok bilmiş hemen gamlı baykuşa dönüşüp her hissi kursağınızda bırakır.
‘İyiyi düşün, iyi olsun’ demek kadar basit aslında ‘İyi konuş, iyi hissettir’ e inanmak, uygulamak ve başarabilmek. Çok düşünmeden, bir anlık ağzımızdan çıkan kelimelerin, tek bir kelimenin neleri değiştirebileceğini farkına varsak, kelebek etkisi gibi dokunduğu her ruhta ve her hayatta bıraktığı izlerin güzele, iyiye dönüşmesi için daha çok çaba sarf ederdik. Bunun için kendini gizlemeye meylediyor hassas insanlar. Çünkü her düşünceyi tüm çıplaklığıyla söylemek, karşı tarafın hazır olmadığı ya da henüz kabullenmediği kendi gerçeğini yaralayabilir. Yaşayamadıklarının başka hayatlardaki varlığı, kelimelerini sertleştirir fesat insanların. Aslında isterse yaşama imkanı vardır ama o olasılıkları görebilecek kadar saf ve şeffaf bakamaz ki! Kendine bile acımasızdır ve olumsuzluk tek düsturudur.
Kelimelerin iyi ya da kötü mutlak bir gücü var. En fenası da içimizde konuşan o sesin, kendimize söylediğimiz yalanların inandırıcılığındaki şüphesiz gücüdür bana göre. Saniyede milyon düşüncede gezer ışık hızıyla ve susmaz sınırsız kelimeleriyle. Öz güveni yıkan, korkuları besleyen, hüzne düşüren, kuruntuları canlandıran ve kalp kıran hatta olmadık sevdalanmalarda kalp yakan o sesin kelimeleri…
Zaten o hiç susmazken bir de izinsiz gelip zihnimize yerleşenlerden uzak durmalı. Bu parazitleri duymamak bizim kararımız. Elbet etkiler ama bu etkinin sürmesine izin vermemek gerekir. Kim ne söylerse söylesin, hayra açamadığı ağızlarını kendi neşeleri sustursun da, mutlu insan olup karışmasınlar kimsenin hayatına.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder