29-04-2017
Çarşamba günü yazımda, iki sene önce kelimelerimin nasıl kaçtığını size anlatmıştım. Yazının girişinde, Hemingway’in bir sözünü paylaşmıştım. Onun sözü üzerine düşünürken, yazarı daha yakından tanımaya çalıştım. Çocukken okumuştum, ‘Çanlar Kimin için Çalıyor’ u. Kitabı okumayı bitirdiğim tarihlerde televizyonda bir film izliyordum, tamamen tesadüf, filmi izlemeye ortasından başlamıştım. İzledikçe sahneler tanıdık geldi. 1943 yapımı ‘Çanlar Kimin için Çalıyor’ un beyazperdeye uyarlanışını izlediğimi fark ettim. Filmin atmosferi, kitabı okurken tam hayalimde canlanan gibiydi. Bugün okuduğumda, Hemingway’in hayat öyküsündeki kedileri, aşkları, intihar denemeleri, yıllar sonra haklı çıktığı FBI tarafından takip edildiği korkusu… Her birinden ayrı eserler ortaya çıkması muhtemel halleri üzerine hissettiklerim, bir yazarın yazıdaki başarısının acısından mı doğduğu üzerine şekillendi.
Ve Hemingway yazar adaylarına karşı önerilerinde de daima cömert davranmıştır. En sevdiğim önerilerinden biri:
“Bir duyguyu tarif etmeyin, onu yaratın.”
“Bir duyguyu tarif etmeyin, onu yaratın.”
İşte onun efsane olan, birkaç kelimeyle yarattığı duyguyu bilirsiniz. Hani 6 kelimelik öyküsü…
Bazı kaynaklarda ona ait olmadığı söylense de, uzun zamandır bildiğimiz bir anekdottur bu. Başka bir yazar ile aralarında geçen diyalogda, 10 kelimeyi geçmeyen, etkili bir hikaye ile yeteneğini ispatlamak durumundadır. Bunun üzerine sadece 6 kelimeyle, tıpkı önerisinde olduğu gibi duyguyu tarif etmez, o 6 kelimeyi duyan ya da okuyan için hissedileni yaratır.
Satılık:
Bebek ayakkabıları. Hiç giyilmemiş.
Hemingway ‘den esinlenerek kısa cümlelerle büyük hisler yaratmak için benzeri çabaya giren herkes vasatın üstüne çıkamadı bana göre. Belki de beklentiyi dram öğeleriyle sınırlamak yanlıştır. Elbette, bu 6 kelimenin yaratığı hüzün diğer her hikayede aynı tondan yankılanamaz. Başkadır acılar ve yaşayana özeldir ama Hemingway’in yarattığı bu his tamamen evrensel, özgün ve yarıştırılamaz bir acının hikayesidir.
Bazı kaynaklarda ona ait olmadığı söylense de, uzun zamandır bildiğimiz bir anekdottur bu. Başka bir yazar ile aralarında geçen diyalogda, 10 kelimeyi geçmeyen, etkili bir hikaye ile yeteneğini ispatlamak durumundadır. Bunun üzerine sadece 6 kelimeyle, tıpkı önerisinde olduğu gibi duyguyu tarif etmez, o 6 kelimeyi duyan ya da okuyan için hissedileni yaratır.
Satılık:
Bebek ayakkabıları. Hiç giyilmemiş.
Hemingway ‘den esinlenerek kısa cümlelerle büyük hisler yaratmak için benzeri çabaya giren herkes vasatın üstüne çıkamadı bana göre. Belki de beklentiyi dram öğeleriyle sınırlamak yanlıştır. Elbette, bu 6 kelimenin yaratığı hüzün diğer her hikayede aynı tondan yankılanamaz. Başkadır acılar ve yaşayana özeldir ama Hemingway’in yarattığı bu his tamamen evrensel, özgün ve yarıştırılamaz bir acının hikayesidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder