15 Ağustos 2017 Salı

​Hayat çağrışımlarla süsleniyor

26-02-2017

Bizim evimizde 1960’lı ve 1970’li yıllarda yayınlanan “Resimli Bilgi” ve “Milliyet Çocuk” dergilerinin, ayrı ayrı, 50-100 arası sayılarının arşivi vardı. İlkokul dönemimde, Milliyet Çocuk’un eski sayılarında “Cimcime” nin maceralarını okurdum sırayla. Kızarmış ekmeğin üzerine tereyağı ve çilek reçeli sürüp yemeyi severdi ya da ben öyle hatırlıyorum. Seneler sonra aklımda kalmış o kare ve ne zaman çilek reçeli yesem Cimcime’yi anıyorum. 
---
Bir şeyler hatırladığımda, “Ne zamandı acaba?” diye düşünüyorum, sonra fark ediyorum ki yıllar geçmiş. Yaş almak meğer nasıl da derin bir kabulleniş gerektiriyormuş. Aynalarla barışmak, yarına daha sade hayaller beslemek ve hep güzeli, iyiyi saklamak şartmış. Öğreniyorum yavaş yavaş… 
Çilekli reçelinin bana, eskiden okuduğum bir çizgi karakteri hatırlatması, rüzgarla gelen bir kokunun beni eski bir anıma götürmesi, aniden duyduğum bir şarkının, nedenini anlamadığım şekilde içimi acıtması…
---
İnterneti henüz bu kadar sık kullanmadığımız yıllarda, ansiklopedi sayfalarında kaybolurken, konudan konuya geçişlerin müthiş heyecanını yaşardım. Deli bir kedi merakına sahip olduğum için… 
Resimli Bilgi dergisinin ciltleri hala odamda, çalışma masamın üstünde. Her an elimin altında olmaları için özenle silip tozunu alıp saklıyorum. Milliyet Çocuk dergilerimize ne oldu, bilmiyorum. Antalya, İstanbul arasında geçen taşınmalar sırasında kayboldu sanırım. Keşke bulsam yine bir yerlerden. Resimli Bilgi dergilerinin her yeni sayısında okuduğum yazıların dili özellikle ilgimi çekiyor. Şu an nadir kullanılan kelimeler var yazılarda. Kültürel bilgi hazinesi olma amacıyla hazırlanan bu dergilerin, ayrıca en çok sevdiğim yönü, aynı anda birçok konudan bahsetmesi. Sadece coğrafya ya da tarihle sınırlı kalmadan, matematik, sanat ve her şeyle ilgili kullanılan başlıklar, görseller o kadar özenli ki… Herhangi bir zamanda belki hiç ilgimi çekmeyen konular, Resimli Bilgi dergileri sayesinde zihnime işleniyor. 
---
Tüm öğrencilik hayatım boyunca, Türkçe ya da Türk Dili ve Edebiyatı derslerinde işlenen konuların sonunda, öğretmenlerin sorduğu sorulara istisnasız parmak kaldırır, heyecan ve hevesle cevap verirdim. Çünkü, bir gün önce evde derse çalışırken, işlenecek konuyu, ansiklopedilerden, Resimli Bilgi dergisinin içinde kaybolduğum ciltlerinden araştırır, öğrenir, notlar alırdım. İyi ki, günümüzün oyalayıcı internetinden uzakmışım o yıllar. Özlüyorum ve bunun için kitaplara özel zamanlar ayırıp internetten kaçmaya çalışıyorum.
---
Öğrenmenin ve bildiklerini paylaşmanın hazzı bir süre sonra yaşam amacı oluyor sanki. Mutluluk sebebi ve huzur veren tam bir doyum hissi yaşatıyor. En güzeli de bunun sonu yok ve “unutmuşumdur” dese de zihin, ufacık bir kelime, bakış, ses… 
Bir sebeple hatırlanıyor öğrenilen her şey. Hayat çağrışımlarla süsleniyor yıllar geçtikçe.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder